Günah giydirilmiş bir çocuktur
Sözcük kalelerinin alamudisi Ruhum
Unuttu adını aynadaki kimsesizlik
Sahte cennetin haşhaşında
Düşünmenin elbisesinden ahlak yaratmış
Günahkarlara masumiyet bahşetti Ruhum
Nedir ki çarmıha gerilenin acısı
Her ninni söylendiğinde avutulan
Fahişelerin kalbindeydi çarmıhı
Cehenneminin odunları bakirelerin kirli ellerinde
Toprağa can cana kurban verildi İnsan oluşu.
Kesik başlı tanrılardan yonttu hatırlamayı
Unutuşunu saldı insanlar arasına
Vebalı gülüşü gecenin, güvercin kalbi
Güneşten uzak gecenin göğünde ay tozu.
İndi usulca gök sineklerin dağından
Çıldıran kalabalıkta sızlamasın diye şarap
Ateşini yaktı ruhundan kefaret aradı
Akıldan bilendi hislerinden devşirdi sanrısını
Kutsal kan aradı şehvetine katık etti en doğusunda.
Başkaları için mümkün hakikat iftirasının günahı üstünde.
Issız topraklarından gidiyorum dedi
Aşka döndü ateşe...
Kalleş zamanı unutan ateş yansın!
Sönmeden toprağın harareti kurutsun diye harfleri
Acıya eş aradı kıyametinden.
Yaşamanın uçurumdan bedeninde
Filizlenen duygulardan başka teselli aradı.
Sırrı sırra katarak
Acılarını meşru kentlilere kıldı ziyaret.
Rüzgar düşü kuru yapraklarda çürümek.
Düşmüş kanatlar, lanetli kadınların kucaklarında
Bakireler dokundu uykusunda mayaladığı haritaların tozuna kelebeğin
Gecesini parçaladı ışığında seher yıldızının.
Beklenen cılız öpüş anı sessizliğinde inşa edildi çakılmak
Soylu sunak gölgesinde kararmış
Yazgısı serin bir cinayet tutanağı ruhum.
En zalim kusurun onurlandırdığı nakkaşın ellerinde.
Mahşerde hesabı sorulmayacak hatanın
Acısına doğradı kaderini.
Kederine intikam aramaktan vazgeçmeliydi
Yasaklanmış toprakta kararsız temekkündü
İnannanın memnu bahçesinde zamanın tutsağı
Beklemekten yapılma heykelin gözlerindeydi
Düştü gözlerinin içindeki masal
Kapılarını araladı olmaz olacakların.
Kınanmış karanlıkta sakladı yarasını
Kör bahçıvanın ellerinin kokusunda kaybetti alını.
Kanla doğranmış küfrüne dilek taşı yol kenarında
Taşlanmak zamanınaydı affında intikam,
Fahişelerin kaderinde aradı azizelerin kokusunu.
Günahının üzerinde tepinirken kısırlık
Sırlarının tanığı kıldı sıcak karnını fahişelerin.
Açılmış kucak kadar masum kaderini sundu
Merhametle körüklenmiş adalet fırınına.
Azrail ile düellosundan ateş rüzgarı aradı kanatlarına.
Devrilen sütunun laneti Akdeniz’de
Yaban söğüdün can suyu
Doğmayacak çocuklar için zalim
Olasılık Tanrıçasının plastik bacaklarında mevsim yağmuruna
İnat bekleyişi yarattı tohum Bozkır'da.
Öpülmüş bir mezar taşıyken adı unutulmuş mevta
Sevilmemiş çocuk...
Günahlarından yarattığı azizin bedeninde oynaştı
Yanardağın uçurumunda masumiyet arayan gülüş
Yokluğu her yerde iken temenni aradı hiç bir yerde.
Kayıt Tarihi : 24.5.2023 19:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!