Kaf önce hafif hafif düşüyorsun sonra
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Devamını Oku
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Ruhsati, asıl adı Mehmet olan köy şairi. Sivas'ın Deliktaş bucağında doğmuş ve ömrünün hemen hemen tamamını burada geçirmiştir. Babasının adı Mehmet'tir. Eflatun Cem Güney, annesinin adının Safiye olduğunu savunur. Ruhsati, 12 yaşında öksüz ve yetim kalmış, bu nedenle kuvvetli bir tahsil görememiştir. Şiirlerindeki ifadelerinde dört kez evlendiğini ve bu evliliklerinden 23 çocuğu olduğu anlaşılıyor.
Ruhsati, uzun muddet Deliktaş ağalarından Ali Ağa'nın yanında azap durmuştur. Bazen değ ...
Aşık Ruhsatî (Deliktaşlı Mustafa) — Sözünü susturmayan, halkı şiire direnen ozana selam olsun.
Onun şiiri;
ne saraya sunulmak için ne de ödüller için yazıldı.
Ruhsatî,
sözünü yoksulun vicdanına yaslayan, halkın hikâyesini heceye döken dervişane bir sazdaştı.
“Daha senden gayrı aşık mı yoktur?” derken,
kûrulan düzenin değil:
direnen yüreğin iradesini çınlattı.
On iki yaşında yetim kaldı,
ama sözüyle 23 çocuğun acısını taşıdı.
Velhasıl onun saati değil, gönlü büyüktü:
“Sağlığımda beni teperler, ölünce mezarım öperler.”
Bu dize sadece bir kehanet değil;
halkın ancak yüreğiyle bakabilenin sazının selamıdır.
Sana selam olsun, Ruhsatî;
Yalnız mezara bıraktığın iz değil, sözün hâlâ yaşamaktır.
Haydar Güner