Ben arifim diye sürme meydana
Bir tenhada irfanına iyice bak
Alem bu ya senden kamil bulunur
Terazile dört yanına iyce bak
Bazı ahmak sözün bilmez tutulur
Ben aşıtım deyu âh etme gönül
Dağlarda duman var sen nolacaksın?
Çağlar hak diliyle Hakkı çağırır
Şat, murat umman var sen nolacaksın?
Yazıcıoğlu yanmış evrak elinde
Benden selam eyle hubun hubuna
Hele sabreylesin dursun yazaca
Mart dokuzu çıksın seller sökülsün
Herbir eksiğini görsün yazaca
Sahil kuşu gelsin yaylaya gitsin
Ben eski derdime derman ararken
Yeni dert yazmada meramın nedir?
Özü gamlı yüze güler sevdiğim
Gönlümü ezmede meramın nedir? ..
Şahin gibi yükseklerden uçup ta
Beni böyle süründürmek ruzü şep
O güzel sanma düşer mi yâr yâr.
Kerem kıl sevdiğim gel insaf eyle
Âşık bildiğinden şaşar mı yâr yâr.
Rahmeyle serimde olan savaşa
Benim biraz nekre kelâmlarımdan
Darendeli ister çite kıyamaz
Deliktaştan dahi isteyen çoktur
Bir kalbur samana ota kıyamaz.
Kendi içerimde neşterim benim
Benim oğlum meydana gel âşık ol
Çıkarma karayı bağla bir zaman
Aşk dediğin elde büyük sermaye
Coşkun sular gibi çağla bir zaman
Seherde el bağla durup niyaza
Benim sana düzenim yok dangim yok
Eğri gitme sunam yola düz yürü
Düşmanla barışığım cenaim yok
Kaşın eğip kirpiklerin süz yürü.
Sapma yoldan, düşürürler tuzağa
Beni sen ne sanırsın behey bi vefa!
Şu âlemde sensiz olamaz mıyım?
Hep bana kıldığın cevr ile cefa
Kul olunca sultan bulamaz mıyım?
Yâre selâm eyle var seher yeli
Beni yarattın kul deyu
Olamıyom aman Allah
Ara emrini bul deyu
Bulamıyom aman Allah
Ne yeşilim ne ağım var
Aşık Ruhsatî (Deliktaşlı Mustafa) — Sözünü susturmayan, halkı şiire direnen ozana selam olsun.
Onun şiiri;
ne saraya sunulmak için ne de ödüller için yazıldı.
Ruhsatî,
sözünü yoksulun vicdanına yaslayan, halkın hikâyesini heceye döken dervişane bir sazdaştı.
“Daha senden g ...