Bilim yüzyılında
fahişe diktatörler tutkularıyla,
hormonlarıyla viskilerini yudumluyor.
Uzay yolcuları,
parıl parıl bakan Kongolu çocukların açlığını görmezden geliyor.
Ruhi’nin umudu,
savaş sonrası kalan yetim kent gibi
gün geçtikçe soluyor.
New York’ta Türk sosyologlar
sıcak çikolataları eşliğinde futbolu tartışıyor;
İtalya’da arkeologlar
Roma devrinden kalan tabletlerde
hukukçuların hukuksuzca yargılandığını tartışıyor.
Ruhi’nin feryadı,
kurbağaların bağırışını ve kaval sesini sağır ediyor.
Buzulları saran kıta,
insanların sessizliği karşısında eriyor.
Fedakar Toprak Ana,
tüm kirliliği ve zehri içine atıyor;
trajedi komik bir şekilde
fosil kalıntıları insan çöplüğüne gülüp alay ediyor.
Hayvanların öfkesi, bir çığ gibi büyüyor.
Ruhi önünden,
tüm olanlar film şeridi gibi geçip gidiyor.
Kısır bulutlar, yaşadıklarını dolu gibi kusuyor;
Özgürlük Anıtı, ihtişamını kaybedip düşüyor.
Kayıt Tarihi : 5.9.2025 13:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!