Ruh Beşik Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Ruh Beşik

Bir orman gecesindeki
orta yerde,
parmaklıklı bebek karyolası
ve dönen üstünde çıngıraklar:
Kıkır kıkır gülüyor
acıktığında, ağlıyor.
Yemek hiç gelmeyecek
sanıyor..
Ve yemek gelinceye
dek ağlayacak..
Ve gelen yemeğin
farklı olması
onun açısından önemli mi?
Önemliyse ki öyle,
geceleri ser...
Bir ruh, ne yapsın.
Eşzamanlı,
'tüten sebze ağacı'
ve 'meyvadan yapılmış,
boğazlı yaka,
balta sapı' onun -
kendimize tescilli..
'tak! ' 'tak! ' mı köklere? ?
İç çekişlerin
sessiz sanılır suskusunda;
emin olunan, şuur dolu,
erincinde bilinçlerin:
-Züppenin emmoğlundan,
el oğul'lundan
kasdedilen yani edilen işaret;
addedilen, üstüne yakıştırılmaca,
elin oğlu-
bir körpe hademe
ki yılgın-kör
ve bir de hizmetlin, zengin
(belki dolaşkan bir izmarit;
okul koridorları
yani o öğrenci Coşkun,
güdümlüce, perde yakmaya...)
Paraya para demiyor
sanki
ama susmuş da.
Sanki sıyrılmaya çalışır
kendi aslından,
kendine ısırgan otu'ndan;
böyle olunca da, ancak
böyle olmayacak, sezer.
Ve üstelik, sezer
de, ama sormaz!
Yüz görümlüğü
bir mürüvvet mi sanar;
herkese yorar olduğunu
sandığı, özel bir kişi
seçilmişi'ni
Ya da Karayip'in
'çıkan'
çıkarsız güneşlerini,
tren yolculuğunda, ah...
Anne başparmağına asılan
bebek eli, boğumlu
parmaklar -
susmuşu'ndan öğleye,
sabahın
- bırakmasın bırakmaz
Ve 'bir zaman' takılsa da,
naktsizlik (olarak)
; ağ bu, trolsüzlüğe.
tekrar bırakılan...
tekrar salınan...
İyi, tamam!
Ruh beşik,
(birken ikiye çıkmış
adın bir) iki eşik.
Ama tekilliği'nin
tekilliğimize;
ne kadar
daha çoklanmış duruyor da

Bazılarının meziyeti,
havsalayı takmışların
Maymun gelmesi fikrine;
maymuna gittik gidecek
bir cins kendilerini,
görmezden gelmek!
Nerden gelir bunlar akla?
Gül-gonca, bahçeler gider anca,
bahçeler var,
gülün (iz) durduğu
mekandan içeri...
Siyah var ve beyaz,
en büyük dert kımız;
İhtiyar balıkçı'nın Ezgisi, oh!
: 'Water, Water, everywhere'! ! ... *
Çıkarsız madenciler...
tarlasına orman yakmayan,
saf ama tükürdüğünü yalamayan
çiftçiler,
mert; edilse de tehdit,
başkanına, başbakanına.
Arpa boyu bir sıçrayan bit,
yalansız bir tehdit,
kasket güneşe takılan;
ancak 'bazı şeyleri de
men et, sen gidişat! '
Dizge, belgeli bir dizgi;
yasal gibi sorumlu,
olmalı ama kanunlar
daha bürokrasisiz, beşer.
Öyle bir sal ol(sun)
da var zaten:
en ve boy, olmayan durur'lu;
onu,
vakasız, sade yormalı.
Görmeye şua,
göz en sap
ve su delişmeni,
dalında;
bir 'sen' var katarında,
bir 'ben',
bir de o...
Üçüncü şahıslı gizli özne,
adına Azrail denirken;
korkarlar işte,
gizliliği onun adına
ve bunun adına binbir yalana atıp
ya da binbir yalana tıp
ya da binbirine suçların yatıp,
deyiverirler böyle bunları
demezden gayrı doğruyu -
kolayken bulmak
asıl böyle güzel onuru
ya da inat edilmeyen inadı,
aslen.
Net,
net, net! !
bazen tenis,
bezense geriye vurulmaz
asla ket.
(Matti,
netti
Yuka, Yuki …)
-

* Samuel Taylor'un Rime of the ancient mariner'ından bir alıntı

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 1.7.2006 06:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça