ulusal bilincimiz yok demeyiniz
hepimiz amerikan neferleriyiz
bir tek eksiğimiz kaldı
henüz elli birinci eyaleti değiliz
o da olur zamanla
merak etmeyiniz
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Gerçekten anlamlı bir içerik ve güzel bir anlatım...vurgulayıcı...Bir zamanlar gündemde olan güzel ve eğlenceli bir uğraşı idi ruh çağırma :)
Umarım tüm artık geldiğinin işaretini verir...milli ruh.
Sevgiler.
Öğretmen okulunu yatılı okudum. Yatılı okul deyip geçmeyin, belki askerlik hariç hiçbir yerde bu denli iz bırakan anılar edinemezsiniz.
Ortalama otuz ranzalı koğuşlar düşümünün, altlı üstlü. Demek ki yaklaşık altmış genç kız, nöbetçi öğretmenin odasına çekilmesini beklerdi heyecanla. Ondan sonra, mümkün olduğu kadar sessiz kalmak koşuluyla her türlü eğlence mübah.
Bunlardan biri en inançlıların yataklarında gruplaşarak ruh çağırma seansları düzenlemekti.
Benim en sevdiğim şeyse, bir ruhun gerçekten bize katıldığı izlenimini verecek ne buluyorsam yapmaktı.
Sonunda beni kavradılar ve bu seanslarda aralarına almamaya başladılar.
Çok kızdım bir gece.
Onlar kendini kaptıradursun, salondan çıkıp ciddi bir hazırlığa giriştim. Bembeyaz çarşaflara büründüm. Yüzüme tam bir kutu krem harcadım. Gözlerimin çevresini morarttım. Ağzımı kan bulaşmış ve halen de akmaya devam ediyormuş gibi kıpkırmızı bir rujla dağıttım. Ön dişlerimi sakızla uzatabildiğim kadar uzattım. Saçlarımı diken diken fırçalayıp kabarttım. Ve başarısına kendimin de inanamadığı boğuk bir sesle konuşarak koğuştan içeri girdim.
Gecenin ilerlemiş saatleriydi. Kapatılması zorunlu olduğu için, ışıklar öğretmenin dikkatini çekmesin diye mavi jelatin kağıtlarla karartılmıştı.
Yer yerinden oynadı. Çığlıklar, ağlamalar bütün binayı sardı. Bir arkadaş bayıldı.
Sadece bizim koğuş değil bütün katlar ayaklandı. Nöbetçi öğretmen de doğal olarak.
Lavaboya kaçıp gizlenmiş ve o gece için öğretmenin hışmından kurtulmuştum ama kimliğimi uzun süre saklayamadım, idare işin peşini bırakmadı çünkü.
Aldığım cezadan söz etmek istemiyorum şimdi.
İşte böylesine muzip bir şiir bu.
Siz çok yaşayın emi, sevgili Ufuk.
nerede o
milli mücadele ruhu demeyiniz
........Bu bir çağrıdır..Herkes uykudan uyanıp..bu çağrıya kulak vermelidir..Kutlarım Sayın Ufuk BAYRAKTAR..Melih BAKİ/ADANA
eleştirel yaklaşımında dikkate alınası bir şiir....
Ufuk kardeşime tebrik ve sevgiler...
Tebrikler...Sevgilerimle
...:)))
deriz deriz...:))
Kutlarım
ulusal bilincimiz yok demeyiniz
hepimiz amerikan neferleriyiz
isabetli bir eleştiri, güzel bir soru
Kuvvayımilliye ruhu nerde kaldı???
Kutlarım Ufuk sevgilerimle
Asude GEDİZ
Güzel bir eleştiri örneği. Ruh yerine bilinç gerek.
haklilik payin var Ufukcugum! böyle dokundurmalar gerekli...yüregine saglik akli-selim genc sair,in bir güzel siirini okumak güzeldi...sevgilerimle.....
ben amerikanın eyalet sayısını 52 bilirdim ve hep derdim 53. eyalet biz olacağız diye demek ki 50 eyaleti var ve bizim bahtımıza 51.eyalet olmak düşüyor...........düşündürücü ve bir o kadar da hüzünlü aslında.......tebrikler dostum
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta