Kardeş, sen ki ışığa sahip, benimkini ver bana.
Kör gibiyim. Yürüyorum tereddütlü ve yordamsızım.
Fırtınalar ve ıstıraplar altındayım
Düşlere körüm, ahenk delisiyim ayrıca.
Altından bir salyangoza rast geldim sahilde
yekpare ve en zarif incilerle işlenmiş:
ona Evrupa’nın o kutsal elleri değmiş
aşarken dalgaları, göksel boğa üstünde.
Siesta geçti,
akşam saati yaklaşıyor,
kıyıda sessizlik var,
tropik güneşinin yaktığı kıyıda.
Deniz meltemi usulca esiyor,
batıda bir orman
Âşık değilsen eğer, bırak kapını çalsın aşk,
âlem dediğin ağrıtacak
sen gittikçe, dipsiz olacak,
mutluluk ve keder aynı zamanda vuracak.
Sözün özü: Bir uçurumdur aşk,
Gençlik, bir hazine, kutsalmışçasına,
Gittin artık bir kere, dönmemek üzere!
Ağlamak istesem, ağlayamıyorum öyle ya…,
Ve ağlıyorum kimi zaman, istemesem de.
Çoğul idi göksel olan, o günlerde,
Deniz cıvalı, uçsuz bir cam gibi
yansıtır levhasını çinko bir gökyüzünün,
uzak kuş sürüleri kirletir
cilalı tabanını solgun grisinin.
Güneş toparlak ve donuk bir vitray gibi
Ama o nafile yıllara rağmen
son bulmadı aşka susuzluğum;
ak düşmüş saçlarımla hep ben
bahçedeki güllere yakın durdum
Düşüncem burculanır sana doğru gitti mi,
iner dibe o tatlı bakışının altında.
Ak, çıplak ayakların aşağ'da köpük gibi,
yeryüzü sevincidir gülen dudaklarında.
Kısa bir büyü vardır geçici sevgilerde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!