Garcia kim …Rowan neci...
Kime mektup yazıyorsun
çok zordasın anlaşılan
Mehmet çavuş arıyorsun
ehil midir danışılan
doğru mudur konuşulan
durum kötü anlaşılan
Yörük Ali arıyorsun
aradığın gibi biri
aslan gibi emir eri
gözü kara yeniçeri
battal gazi arıyorsun
sağdan soldan didikledik
okuyunca tamam dedik
hep beraber belirledik
kara murat arıyorsun
çok düşündük bulduk beyim
saygıdeğer ağabeyim
darılmazsan söyleyeyim
deli Dumrul arıyorsun
Kayıt Tarihi : 1.7.2010 02:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
GENEL MÜDÜRÜN ÇALIŞANLARA ÖRNEK MESAJI Amerika Birleşik Devletleri ve İspanya arasındaki savaşın bir aşamasında ABD Başkanı, çok acele olarak Küba'daki isyancıların lideri Garcia'ya bir haber göndermek istedi. Garcia, hangisinde olduğu bilinmeyen Küba dağlarından birinde ve nerede oldukları bilinmeyen onlarca sığınaktan birinde saklanıyordu. Kendisine posta ya da telgraf yoluyla ulaşabilmek imkansızdı. ABD Başkanı'nın ona, ne denli önemli bir haber göndermek istediğini bilen çevresindekiler, Garcia'ya bir haberin, ancak elden götürülebilecek bir mektupla ulaştırılabileceğini bildirmek zorunda kaldılar. Başkanın çaresiz bakışları karşısında cevap, çevresindeki subaylardan birinden geldi. 'Benim birliğimde, Rowan adında bir çavuş vardır' dedi. Kimsenin nerede olduğunu bilmediği Garcia'yi o bulabilir ve mektubunuzu kendisine ulaştırabilir. Bu cevaba Başkan'ın aklı pek yatmamıştı ama, ortada yapılabilecek başka bir şey yoktu. Rowan çağrıldı. Kendisine, Garcia'ya gönderilecek mektup uzatıldı ve... 'Bunu, Garcia'ya teslim edeceksin' denildi. Rowan mektubu aldı, üniformasının yanındaki deri kesenin içine koydu, kesenin ağzını sıkıca büzdükten sonra, göğsünün üzerine kayışla bağladı. Önce Başkan'a selam verdi, sonra komutanlara, en sonra da kendi komutanına selam verdi, dışarı çıktı. Rowan, yola çıktıktan tam dört gün sonra, gecenin karanlığından da yararlanarak, üstü açık bir kayıkla Küba sahilinin açıklarına vardı. Küba'nın, balta girmemiş ormanlarına dalıp, gözden kaybolduktan üç hafta sonra, adanın öteki yakasında ortaya çıktı. Ülkesinin düşmanı bir ülkeyi, yürüyerek bir uçtan öteki uca geçti ve Garcia'ya, mektubunu teslim etti. Burada size Rowan'in, Garcia'ya mektubu götürebilmek için ne zorluklar atlattığını, ne tehlikeler geçirdiğini anlatacak değilim. Onun, ne denli kahraman bir asker olduğunu da anlatacak değilim. Yalnızca bir noktayı, hem de çok elzem olarak gördüğümüz bir noktayı, iyice belirtmek için yazıyorum size bunları. ABD Başkanı'nın makam odasındaki durumu, ana çizgileriyle bir defa daha gözden geçirelim: ABD Başkanı Mckinley, Garcia'ya teslim edilmek üzere Rowan'a bir mektup verdi. Ona yalnızca, 'Bu mektubu Garcia'ya teslim ediniz' dedi. Rowan mektubu aldı, göğsüne bağladı, selamını verdi ve odadan çıktı. Lütfen dikkat ediniz: Rowan, 'Garcia nerede? ' diye bir soru sormadı. 'Garcia kim? ' diye bir soru da sormadı. Yaptığı tek şey, kendisine verilen görevi almak oldu. Zaten kendisinden beklenen, onun da yapması gereken buydu. Rowan, ülkesindeki her okula heykeli dikilebilecek ve yetişen bütün nesillere örnek olarak tanıtılabilecek bir 'ölümsüz kahraman'dır. Fakat bugünün gençleri onun kahramanlığından çok, başka bir özelliğini örnek almak mecburiyetindedirler. DİYENLERE İTHAFEN
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!