................................................Güneş Şehrinin Kızı’na
Bilirim
ölümün eylül yüzüdür baharın koynunda yatan
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
ronyaları duyabilmek güzel bunu dizelere dökmek daha güzel dizeleriniz çok güzel tebrikler.
hüzünlü bir şiir bana sezai karakoçun monorozasını anımsattı
Gideceksen eğer
Can çekişen umutlarımı al da git
Dema sevgili yavrum....Hele, hele
KAN KOKUYOR YABAN ÜLKEMİN BAHARI
Hiç deme.... Öyle düşünme, öyle deme ki, bu güzel şiir'in tılsımı bozulmasın. Ronya'lar
İntizar etmesinler.
Başörtüsünden kime ne...Yeterki başörtüsü
bir masumiyetin, halis bir inancın, kişinin iç dünyasının huzuru içişn takılmış olsun; bir siyaset
simgesi olarak reklam ve propoğanda yapılmasına alet edilmesin.Senin baş örtün, anamın, baçımın, halamın teyzimin'ki kadar azizdir, saygı değerdir.
Sakın şiiri bırakma...Çok güzel, duygulu, coşkulu yazıyorsun. Seni saygı ve sevgilerimle kutluyorum
Yüreğine sağlık kızım.
Kempol35 Kemal Polat
tebrikler üstad...
Her şiirin söngüsüz yangınlar mekanı!
Bazı yürekler vardır içten yanar da yangınını dışa vermez
hatta güler ağlayanların yerine.
satırlardaki yanık kokusundan anladım sen osun SEVDA!!! yüreğine sağlık! lütfen sal dorunun gemini ki nice mısra'i bercestelerde mest olalım.
bizleri yeni şiirlerinden mahrum etme.....................................!!!
Nefiss! Nefis ama.. bu güçlü şiirin sonunda pes eder bir cümle var: 'can çekişen umutlarımı al da git!'..
Hem şiirin bütünündeki duygu yükü ve hem de edebi tat bakımından son cümleyi yetersiz buldum.(Bu yetersizlik elbette şiirin kendisiyle -hüsnü misalle:)- kıyaslandı)..
Gitmesin.. 'Birşey' desene Ronya!
Emek verilerek ve özenle hazırlanmış bir sayfa ve gönülden gelen duyguların usta bir kalemden mısralara kusursuz bir şekilde süzülmesi ile , ustalıkla yazılmış MUHTEŞEM bir şiirdi.
Sevgili kardeşim: Büşra Arslan
Severek ve gönülden isteyerek güzel bir şiire yorum yazma mutluluğuna eriştirdiğiniz için tebrik ve teşekkürlerimi iletirim.
Duygu yoğunluğunun, anafikirle bütünleşmiş olarak şiirin bütünlüğüne hakimiyeti sanat ve edebi yönden değer taşıyan eserler için vazgeçilmez bir husustur. Şiirinizi öncelikle bunun için tebrik ediyorum. Ne aşırı duygu yüklenimi ile çökmüş bir bölüm ne de duygusuz kaldığı için ayağı yere basmayan havada uçuşan bir mısra görmedim.
Duygu yükünün şiir boyunca kuvvetten düşmeyerek şiirin devamı süresince, kendini her bölümde etkili ve kusursuz bir şekilde hissettirmesi, başlı başına yeterli bir beğeni, takdir ve tebrik sebebidir.
Üstelik bu şiir, sanat ve edebi yönden özel değer taşıyan çok güzel bir eserdir. Kimsenin şüphesi olmasın ki gereken ilgiyi görecektir.
Severek altına yorum yazdığım bu güzel şiiriniz için tebriklerimi lütfen kabul buyurunuz. Daima böyle güzel eserlerin altına imza atacağınıza olan inancımla sevgi ve saygılarımı sayfanıza bırakıyorum.
Beşinci Tam Puan Tekirdağ!dan geliyor.
Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Dr. İrfan Yılmaz. TEKİRDAĞ.
elleri kağıt mendilli keklikler..! şiirdir,tebriklerimle....
'....ah Ronya
kan kokuyor yitik ülkemin baharı
ölümler doğuruyor beyaz güvercinler
çarmıha geriliyor güneşin doğuşu...'
kevok asla kaybolmasın yüreğinizden...
hissettirebilmek şiiri güzel ama ya sevgili şair sonra bıraktığı acı yüreklere...
Bir daha..
Bir daha..
Bir daha okudum..
TEBRİKLER....
Bu şiir ile ilgili 21 tane yorum bulunmakta