Muharrem Akman - Romana devam 13 Şiiri - ...

Muharrem Akman
676

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Romana devam 13

CUMHURİYETİMİZİN İLK VİLAYETİ EMEĞİN BAŞKENTİ KARAELMAS DİYARI ZONGULDAK'TAN HERKESE SELAMLAR

İnsanlar varlık sebebini altından çıkan Maden kömürüne borçlu iki katlı şehrin her tarafından ve beş üretim bölgesinden, buram buram emek kokan tenleriyle madenci anıtının civarında toplanmıştı.
Büyük bir sorumlulukla Madenlerin dolayısıyla şehrin kaderini ilk ağız dan grev komitesindeki görevlilerden duymak için buradaydılar, onların talimatıyla Ankara'ya doğru ırmak misali akmaya başlamışlardı
Kimse kimseye nereye kadar gideceğimizi sormuyor sesiz sedasız yürüyorduk, mahallemizdeki emekliliği yaklaşan bir madenci yanıma gelip ağanın "ben daha fazla yürüyemem ben şu köprüden karşıya sigara almak bahanesi ile karşıya geçip konvoy gidince eve döneceğim sen de döneceksen dön" deyince ben hayır sen git ağa benim yürüyüşçüler ile gittiğimi söylersin deyip ayrıldık. aslında bizi bekleyen otobüslerin olmadığını otobüslerin beklediği söylenen yere gelince, görevli arkadaşlarımızın da bilmediğini araçlar burada değil, belki daha ileride bir yerlerde bekler denildiğinde anlaşmıştık. Yürüyüşde yol aldıkça, sessizlik yerini gırgır şamataya bırakmıştı, ara sıra şarkı, türkü, halay, horon sesleri duyuyor görüyorduk. Görevlilerin karayolu üzerinde herhangi bir kazaya meydan vermemek için yürüyüş kolunda yürüyen işçileri düzenli bir şekilde yürütme çabaları göze çarpıyordu, bulunduğum yerden yürüyüşe başladığım gurubun ne ön tarafı ne arka tarafı görünüyordu, dinî inançlarımızda anlatılan mahşeri kalabalığı görmedik ama, mahşeri kalabalık herhalde budur diyerek, kimsenin bu zamana kadar görmediği şekilde kalabalık gurubun içinde olduğumuzun farkındaydık. Grev kolluğunu taşıyan arkadaşlar yol şartları müsait olduğu zaman fırsat buldukça yüksek sesle slagonlar söylüyorlar, gurbun ön tarafında slagon yüksek sesle üç defa tekrar edilip bir arkasındaki gurubun tekrarı ile dalga dalga geriye doğru yayılıyordu GELİYOR GELİYOR MADENCİLER GELİYOR, BU GELEN MADENCİNİN AYAK SESLERİ, SUSMA SUSTUKÇA SIRA SANA GELECEK Gibi artık hepimizin ezberlediği slagonları yüksek sesle bağırarak tekrar tekrar, tekrar ediyorduk. Sesimizi bizden başka duyanın olmadığı ormanın içindeki tek şeritli karayolun üzerindeki ormanlara doğru bırakıyorduk. Önümüze gelen tünelin önünde tüneli geçmek için bekleyenleri görünce üç beş arkadaşımızla burda beklemeyip, tünel üzerindeki çılbır yoldan dolaşmayı tercih ettik, yukarı doğru tırmanmaya başladığımızda cok arkadaşın bu yolu tercih ettiğini gördük, tünelin çıkışına vardığımızda orada beklemeyip yolumuza devam ettik. Tünelden geçerken işçiler önlerini görebilmek için ellerine ne geçtiyse gazete çıra çakmak vs yakmışlar, içeride duman zehirlenmesi ile karşı karşıya kalmışlar bereket bu tünelin kısa olması olası izdihamı önlemiş eğer yolumuzun üzerindeki yaklaşık bir km uzunluğunda tünel geçeceğimiz ilk tünel olsaymış, o sırada Mekke'de hacı adaylarının yaşadığı izdihamın yaşanacağı kaçınılmazmış. Ben bunu seneler sonra grev komitesindeki bir arkadaşın oğlunun okuyup sosyoloji bölümünü bitirerek üniversitede öğretim görevlisi olan oğlunun şehrimizde verdiği bir panelde öğrenecektim.

Tamamını Oku