Roman Düğünü Şiiri - Dilara İpek

Dilara İpek
7

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Roman Düğünü

Roman Düğünü

Her cumartesi klasik anneanne oturmasın da oluruz. Aynı mahalle de olmamıza rağmen bu gelenek hiç değişmez. Ailenin her ferdi toplanır, yemekler yenir, sohbetler edilir, şakalar yapılır, danslar edilir, şarkılar söylenir ve mahalleyi saran o kahkahalar atılır.

İşte o keyifli akşam daha keyifli bir akşama dönüşüyordu. Dışarıdan öyle coşkulu müzik sesleri geliyordu ki içim kıpır kıpır olmuştu. Kendimi hemen balkon da bulmuştum. Mahallemize yeni taşınan roman komşularımız düğün yapıyorlardı. Her şey gözüme öylesine gök kuşağı gibi görünmüştü ki o an yüzümdeki gülümsemeleri durduramamıştım. Rengarenk kıyafetleri, kahkahaları, konuşmaları bile yetiyordu gülümsememe. Bağırdığımı hatırlıyorum balkondan:

-‘Bekleyin roman komşularım, birazdan yanınız da olacağım.’ diye. Hemen içeriye gidip annemlere düğüne gideceğimi söylemiştim. Kuzenlerimle birlikte gidiyorduk düğüne. İlk o kalabalığa doğru yürüdüğümüz de korkmuştuk. Bizi neler karşılayacak, neler yaşayacağımızı tahmin edemiyorduk. Aralarına girdiğim de beklenmedik bir insan olduğumu hissettirmişlerdi. Ama sonrasın da yerini karşılıklı birbirimize gönderdiğimiz tebessümler almıştı. Herkesin gözü ben de, benim gözlerim ise onlarınkindeydi. Gözlerinin içleri gülümsüyor adeta ışıldıyorlardı. Ben böylesine büyülendiğimi hatırlamıyorum hayatım da. Yabancı gibi hissettirmemişti gözleri, bakışları, dokunuşları. Evim de gibiydim. Evet evime gelmiş bir misafir gibiydim. Öyle sıcaktılar bana. Tabi bunun karşılıklı olduğuna inanıyorum. Onlara o hissettiğim sıcaklığı verebilmiştim. Gözlerinin içi gülen bir tek onlar değildi. Araların da onlar gibi olmak istiyordum. Çocuğundan büyüğüne, yaşlısına kadar hepsi sevinç doluydu. Kendimi özgür hissetmiştim hiç olmadığım kadar. Ruhumun onlara karıştığını hissedebiliyordum. Müziğe bırakıyordum kendimi yavaşça. Ayaklarım dans eden ve bakışlarıyla beni oyuna çağıran gözlere doğru ilerliyordu. Aralarındaydım. Ne yapacağımı bilmeden müziğe bırakıyordum kendimi ve biraz da onlara. Yönlendiriyorlardı beni. İşte böyle, işte böyle, devam et sesleri karışıyordu birbirine. Ve her an eksik olmayan o gülüşleri rahatlatıyordu beni. Daha bir cesaret geliyordu. Çılgınlar gibi dans ediyordum, durmadan. Sanki öncesin de hiç etmemişim gibi. Herkes beni izliyordu. Odaklandıkları ben olmuştum. Düğünü olan benimmiş gibi davranıyorlardı. Fazlasıyla önemsemişlerdi. Özel hissettirmişlerdi. Duygusallıkta vardı o anlar. Her birinin gözlerin de acı da görebiliyordum. Neler yaşamışlardır? diye düşünmeden edemiyordum. Gülüşlerinin içtenliğini ona bağlıyordum. Eğer hayatınız da farkındalık kazandırdıysanız bunu fark edecek kadar özgürleşmişsinizdir de. Mutluydum. Saf sevgi, enerjinin içinde büyülenmiştim. Sevgi bağı oluşuyordu aramız da. Onların dünyası diye ayırmanın ne kadar yanlış, bencilce bir düşünüş olduğunu kavrıyordum. İnsan insandı çünkü. Nerede ne şekil de hayatını sürdürüyor olsun bu önemsizdi. Tek önemli olan hissettiklerindi.

Birbirimizi tanımıyorken nasıl bu denli yakın kalabiliyorduk birbirimize. Tuhaftı. Birbirini tanımayan insanlarla dolup taşıyordu düğün. Herkes o sıcaklığı hissetmiş olmalı ki kanları çekiliyordu düğüne. Gelmem diyen bizimkiler güle oynaya düğüne geliyorlardı. Bu anın tablosu yapılsa değer biçilemezdi sanırım. Farklı renklerden insanların bir resim de birleşmesi insanlar da ne hoş duygular uyandırırdı. O anların büyüsü ne güzel işlenirdi kim bilir. Herkes öylesine mutluydu ki dans ederlerken. Birbirini tanımayanlar karışmışlar tatlı bir sentez oluşturmuşlardı orada. Onların ruhuna karıştığımı hissedebiliyordum. Kim bu kadar içtenlikle davranışlar sergileyebilir ki? Hepsi birbirinden özgür ve coşkuluydular. Kimseye bağımlı hissetmiyorlardı kendilerini. Oldukları gibiydiler; ne eksik ne fazla. Bütün mahalle toplanmıştı orada. Mutluluklarına eşlik etmeye gelmişlerdi. Camdan izledikleri tatmin etmemişlerdi onları ya da. O anın tutkusunu canlı olarak hissetmek istemişlerdi. Saatler ilerliyordu. Yorgunluk hissetmiyorduk hiç. Seslerimiz birilerini rahatsız etmiş olmalı ki polisler gelmişti. Ama roman düğünlerinin olmazsa olmazı da polisler değil mi zaten? Hepimiz bir ağızdan polis amcalara -‘ aaaaaa ‘ deyip dudaklarımızı büzmüştük. Düğünün bitiyor sinyali gibi bir şeydi. Ve biz bitmesini istemiyorduk. Hepimiz polisten bizi mutlu edecek bir cevabı bekliyorduk. O da heyecanımızı görünce kıramadı sanıyorum bizi ve bir saat daha sürmesini onaylamıştı. Çığlıklara boğulmuştuk. Hepimizi birleştiren müzik tüm neşesiyle çalmaya başlamıştı. Ve biz son olduğunu düşünmeden kaptırmıştık kendimizi yine. Düğün bitiyordu artık. Ayrılırken bir aile gibiydik. Sarıldık. Bütün gece mutluluklarına ortak olmuştuk. Aramızda bir bağ oluşmuştu. Sevgi vardı. Güzel bir anı hediye etmişlerdi bana o gece. Ve yaşayacağımız diğer güzel günler için o gece bir başlangıç hikayesi olmuştu bize. Ömrümce hatırlayacağım tatlı bir hikâye...

Dilara İpek
Kayıt Tarihi : 9.4.2020 23:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Dilara İpek