kocaman yankıların incinen yanında ağlayan bir çocuktu gölgem
geçmiş dolanırken şimdi de sırtıma film çoktan sona ermişti dünde
iki büyük sütun arasına gizlenen ilke
irdelenen ve asla bitmeyen oyundur hayatın içindeki sahne...
elmas ışıltılı avangart kadınlar
ihtişamlı bir hafiflik dönemde
ipeksi dokunuş dillerde
ve çırılçıplak armoni
neyi arıyordum?
unuttum!
bunca giydirilip sarmalanmış
şehvetin kabuğu altında
...
yükselen mekanlar
cilası arttırılmış asfalt
donmuş gıdalar
çimleri tıraşlanıp duran parklar
tonlarca beton ve yalnız bloklar
ağır kilitler
ve sınırsız dimağların ürünü makineler
kulelerin yalnızlığı dokunur en sonunda ruhuma...
ah tanrım!
yavan çıkartmaların dirhemin de asılı kalan yanılgılara sarınır bedenim
ve gölgede ağlıyor bir yanım
uzatmalı düş sancılarına dokunurken ellerim
güç menzilinden uzaklara akmak ister bakışlarım
sessizce...
kaç desibel bir yalnızlığın tarifidir anlatılan bu masalda
kanayan ve durmadan ağlayan iç seslerin gürültüsüne saplanan
dış sesine hayranlıktan bunalan insanlar
birileri istifa ederken karanlığın şiddetinden
göğe açılan bu ellere sığmayan dualar kimin?
kaç yalnızlığa dokunuyor gölgen
kaç iltihaplı yanılgıda, kangren olmuş bir yaradır
sızısı içine akıp duran
giyotin benizli aşkları umursamıyor kimse
elinin tersiyle itiyor
aldırmıyor
karşısına gelen mucizeye
ey aşk! yörüngede kal!
hoyrat sancılı dışsal yangınların çığlığına sokulan
bölücü düşünceler gibiyiz atmosferde
avuntuların vebali altında ezilen düşlerin sahibiyiz
değişen zamanların daralan kısmında ağlayan
insanlara selam olsun ki
yok yere can çekişen duyguların katili zaman geçiyor bu ütopyadan
kreatif bir önsezinin edasında tükenen rol
ve onu izleyen nefes
belki de boşlukta kalan alegorik bir temas
son nesil bir kelam sığınılan
anlaşılamayan sözlerin iğrenç yanılgısı
kahreden bir trajedi
puslu zamanın kaotik sancısı mı cebimizde uyuyan?
içe işleyen kederler ve son sürat bir yalnızlık insan ruhuna dokunan
gözle görünen her kabahatin ardında çıplak sezgisizlik
ah maneviyatın tüm sembolleri
mavimsi bir efsun şah damarımda
içime işleyen saflık
dışımda duran ceriha
farkındalığın kursağında ışıldayan gerçeğin özü
yalın ayaklı bir şizofrene bakıyorum aynada
tüm entrika ve düzenin ayyuka çıkan kısmı
yanılgıların saf kan teorisi
ben düne bakarken dağıldım
gözümü kapayıp tekrar açtım
burada, şimdide...
merkez hanesinde...
kendimi oynuyorum
ve
sahne hepimizin!
Kayıt Tarihi : 12.2.2014 09:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!