Zihnimin ayak sesleri duyuluyordu kulaklarımda ,gözyaşlarımla ıslanmış ensemi yalıyordu rüzgar..
Doğruluk ile gerçeklik arasında kaybolup duruyordum; yasak meyveyi yemeden önce cennet bahçelerindeki hisselerimi çekmem gerekiyordu Havva gibi.
Avuç kadar yere sığamaz olmuştum uçsuz bucaksız bir hayat söyleşisiydi işte sağır kulaklara fısıldıyordu ,
kendi benliğini kaybetmekten korkuyordu.
Halbuki kendi benliğini kaybetmekten korktuğu yolda sessizliği duyabiliyordum kör ve bencil düşüncelerinde yanıp tutuşuyordum.
Bir bütün şekildeydi ama görüntüsü bir bütün değildi yamalanmış, dağlanmıştı bı kere bütün olmayan bir bütündü adı işte..
Gönlündeki yaraları yaşıyla, tecrübeleriyle saracağını düşünüyordu işte..lakîn sevgiden bı haber ömür törpülüyordu pespaye yaşamında.
Gündüzleri durağan düşünceler geceye kavuşmayı bekliyor
Gündüzleri yürüyen düşünceler
Geceye koşmaya gidiyor
Güzdüzleri koşan düşünceler
Geceye artık ağır geliyor
Boğuk gecelerdeki kalemin titreyişi düşüncelerimdeki hüznün mutluluğunu tetikliyor
Düşünceler bir bir yok oluyor,
Tozpembe hayatımı bulamıyorum artık...
Geçmişe yönelik on sekiz duvarlı kapkara oda
Imkansızlıkta dolaşıyorum
Yürüyorum,koşuyorum bi sağa bi sola
Kayboldum.
Bulamıyorum artık kendimi,
Bulamıyorum artık yolumu
Yürüdüğüm bu imkansızlık yolunda imkansızlık tutsağı oldum .
Insanlık günaha mahkum
Düşüncede tutsak ölü bir ozan
Koca gülümsemeye sığdırdığım bu yaşam ,
sessiz çığlıkların pençesinde cebelleşiyor,
olmak istemediğim yer yaşamayı seçmediğim hayat,
Ölü bir ozan olmak istemiyorum
Sessiz gecelerim
Nedendir bu sesiz kavga
Kalabalık düşüncelerim
Görebililiyorum sizi
Deli değilim ben
Nedendir bu sesiz çığlık
Bir bisiklet tekeri gibiydim, hayat üstüme sürdükçe sürüyordu dünyanın kirini pasını
Ayaklar baş olmuştu,susmak ürkütüyordu
Kusuyordu o gece nevrim, bulanıyordu gözlerim
Anlamsız iki nakarattan ibaretti işte hayat
Düzenlerin çıkmazına yalın ayak yürüyordu,tüttükçe tütüyordu , ağlıyordu parmaklarım ağzımda.
Tek hecesiz geceye elvedanla içim içime sığmıyordu dert yazan kalemi kırdım o gece masamda.
Bir bisiklet tekeri gibiydim, hayat üstüme sürdükçe sürüyordu dünyanın kirini pasını
Ayaklar baş olmuştu,susmak ürkütüyordu
Kusuyordu o gece nevrim, bulanıyordu gözlerim
Anlamsız iki nakarattan ibaretti işte hayat
Düzenlerin çıkmazına yalın ayak yürüyordu,tüttükçe tütüyordu , ağlıyordu parmaklarım ağzımda.
Tek hecesiz geceye elvedanla içim içime sığmıyordu dert yazan kalemi kırdım o gece masamda
Tabakta arta kalan iki üç kuruyemiş gibiydi hayat
Anlamsız ve mide bulandırıcı...
Sessizliğin sesini dinliyorum şimdilerde,
Bu anlamsız ve köredici ışıklar içinde tuvaldeki renk cümbüşünü andıran ıssız bir şehrin sokaklarında...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!