Görüp hali çıkmış düzenden bütün,
Çekildin hükûmet denen desneden,
Şeref böyle olmuştu artık bugün,
Köpek devri, makbul köpeklik eden...
Hakkir oldu millet; fakat şânına,
İlahî!
Sen yiğit yarattın Türk'ü
Gözlerinden ateş çıkar
Edip milletlerin börkü
Şanını göklere çıkar!
Derd ortağımla oturduk, bakışdık,
«Ah!» dedim. Ben ağladım, o ağladı...
«Sen bana, ben de sana ne yakışdık..»
Dedim. Ah, ben ağladım, o ağladı!..
«Gurbetimde sâde sensin bana yar;
O Altaylar bize eşsiz bir yurddu;
Ordan çıkardık cihanın fethine.
Ordulara rehber bir er boz kurddu.
O zamanlardaydı Uğuz da yine.
Oradan inüb de akardık Çine;
İçimde sıkıntı, duramıyorum.
Sıkıntımı hayra yoramıyorum.
Yerimden kalkarak Boğaza vardım,
Kendimi bir büyük hayale verdim.
Düzlükler örtülü çayır çimenle,
Adım sevinci, bir bey kızı idim;
Güllerin bülbüllere nazı idim.
Ben Kazanda han karısı olmuşdum,
Pâdişâha can yarısı olmuşdum.
En şanlı kalâ o bizim Kazandı;
Fakat fesad kaynayan bir kazandı.
Uğuz Kağan:
Ovalar otağımız,
At sırtı yatağımız,
Erlik için ölmektir
Tanrıya adağımız!
Düşündüm, "hac edeyim" dedim bu yıl.
Dilekler, adaklarla çıkdım yola.
Ulusum ağlaşdı, çalkandı avıl.
Dediler: "kutlu olsun! Uğur ola!".
Ayrıldım, gitdim konakdan konağa.
Gök abus, sanki bize surat asmış.
Boz bulutlar güneşe yasak çekmiş,
Çimen solmuş, dağları duman basmış,
Çiçekler yaylardan ayak çekmiş.
Çekilmiş yaz, gün dönmüş, kış yürüyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!