Bir arkadaşım vardı eskilerden,
İsmi Rıza.
Sıradandı herkes gibi,
Laflardık ara sıra.
Hepmiz gibiydi dedim ya;
Tek derdi geçim gailesi.
Mahallenin en iyi kalplisi.
Toprak sahanın file bekçisi.
Beş golden az yerse omuzlarda Rıza.
Tutuldu bir gün,
Yukarı mahalleden kumral bir kıza.
Ah Rıza,
Ah Rıza,
Ah Rıza.
Günden güne eridi Rıza.
Esmer teni aşkından soldu.
Ne zaman anlatsa o kumralı,
Kara gözleri boncuk boncuk doldu.
Ah be Rıza yapma be oğlum.
Yukarı mahalle bu;
Hepsinin cepleri dolgun.
Sen meteliğe kurşun atarsın,
Onlar kahvaltıda Paris'te.
Sen de Paris'i gördün ama,
Bir kartpostal resimde.
Anlamadı, dinlemedi,
Vazgeçmedi Rıza.
Sevdikçe daha çok sevdi Rıza.
Bir gün,
Evet dedi kumral bir başkasına.
Yine Paris'te kahvaltı masasında.
Gitti o gün,
Bir daha gelmedi Rıza.
Sordular etraftan;
-Kimdi bu kız?
-Neydi adı?
-Neden soldu bu gül?
Dedim; tanımazsınız siz,
Yukarı mahalleden kumral Gönül.
O günden sonra bahtsız arkadaşım,
"Gönül'ün Rızası" diye anıldı.
Ne zaman evlenecek olsa bir kız,
Hep sordular;
Kızım Rızan var mıydı?
Serhan KeserlioğluKayıt Tarihi : 3.10.2015 18:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!