Rivayet Şiiri - Mehmet Kabakçı

Mehmet Kabakçı
2

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Rivayet

Şark masalları ile büyüdüm
ecinniler, devler -bazen eşkıyalar-
ve gözlerini göremediğim bir prenses
dolaşırdı rüyalarımda
hepsinden korkardım ben
en çok da gözlerini bile göremediğim
prensesten
ve dedem
kırılmış cevizler bırakırdı avucuma..

Zembereği boşalmış saatlere
tutkum yoktu henüz
imlâm da bozuktu
yazmam vardı da okumam hiç yoktu
sonradan öğrendim mesela
Kraliçe Mary’nin hikayesini
suyu bilirdim ama
sonradan gördüm denizi
bu nedenle bir süre sakladım seni
içimin karasal ikliminde
sonra bahar yürüdü içime
kılcal damarlarımdan çıkıp gittin sen
böylece öğrendim ölülerin de konuştuğunu
ve mezarların taşlardan ibaret olmadığını

Spinoza da Aquinas kadar deliydi
bana göre
ta dedemi kaybettiğimde anladım bunu
bir süre söylemedim kimselere
sonra unuttum ben de
ah zamanı belli zamansız ölümler..
ve değil mi ki
ölünce en sevdikleri gömüyor insanı..

Bir nisan akşamı
unuttum bütün şarkıları
ve kumsalda bekleyen
butimar kuşunu
kayboldu tüm kağıtlarım
bir kalem kaldı sadağımda
bir de üç beş su tanesi avucumda
tuzu bıraktım sonra
dikenli bir tel gibi giriyor aramıza
perdeleri çekilmiş evler
bu sızı neyin remizi..

Havf ve reca
-üç harf beş nokta-
sabır da sevincin anahtarı
kuşların kanadı kadardı insanın duası..
Aklımı çeliyor
bedevi hayallerini süsleyen vahalar
ve yine şu kuşlar..

Mehmet Kabakçı
Kayıt Tarihi : 14.6.2020 20:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Kabakçı