Risaleyi Nurun Arafında

Dünya Yükünün Hamalı
776

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Risaleyi Nurun Arafında

Şizofrenik Yalnızlığın Risalesi: Araftaki Ruhun Çığlığı

Ey insan! Ey kendi karanlığında zincirlenmiş, sedir ağacının yalnızlığına mahkûm olmuş ruh! Bilir misin, sen bir ormanın gür kalabalığında, lakin tenhada bir sedir ağacısın. Kokun odunsu, turunçgil ve adaçayı kokusuyla anılır; lakin bu koku, uzaktan duyulan bir feryat, sağır eden bir sessiz çığlık taşır. Bu risale, senin araftaki ruhunun hakikatine bir ayna tutmak için yazılmıştır. Zira sen, ne tam cennette, ne tam cehennemde; ne tam dirisin, ne tam ölüsün. Araftasın, ey insan!

Birinci Hakikat: Kör Kuyunun Karanlığı

Ey nefes alan, lakin leş kokularıyla ciğerleri parçalanan insan! Sen bir kör kuyudasın. Ne yemyeşil çimenler, ne masmavi gökyüzü görür gözlerin. Kapkaranlık bir kuyuda, zincirlenmişsin. Bu kuyu, nefs-i emarenin, dünyanın, şeytanın ve günahların zincirleriyle örülmüş bir zindan. Burnunun direklerini kıran çürümüş ceset kokuları, belki de kendi nefsine gömdüğün masumiyetinin kokusudur. Zira insan, kendi ruhunu diri diri toprağa gömmeye muktedirdir. Lakin bil ki, o kuyunun dibinde bile bir nûr vardır. O nûr, tevbedir; o nûr, ilahi rahmettir. “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” (Zümer, 39:53) âyeti, senin kuyunun karanlığına bir kandil olur, eğer bakarsan.

İkinci Hakikat: Günahların ve Masumiyetin Tartısı

Ey günahlarının tonlarca ağırlığıyla Sırat’ı geçmiş, lakin cennetin hafifliğinde huzur bulamayan insan! Günahların, bir yanda kemiklerini kırarken, diğer yanda masumiyetin tüy hafifliğinde. Cennet, sınırsız içki ve şehvetle dünyadan tanıdık gelir; lakin bu, seni tatmin etmez. Zira cennet, ruhun değil, nefsin hayallerine hitap eder sanırsın. Oysa hakiki cennet, Allah’ın rızasıdır; O’nun cemalidir. Günahların odun olmuş, Haviye’de dağlar kadar yığılmış. Lakin sen, cehennemde üşüyorsun; ruhun kutup soğuğunda titriyor. Bu, nefs-i emmarenin değil, ruhunun feryadıdır. Zira ruh, Allah’tan uzaklaştıkça üşür; O’na yaklaştıkça ısınır. “Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle mutmain olur” (Ra’d, 13:28).

Üçüncü Hakikat: Araftaki Sevgili ve Kadife Çiçeği

Ey sevgilinin kadife çiçeği kokusuyla ciğerleri sızlayan insan! O sevgili, belki bir serçeyi avucunda tutan çocuğun masumiyeti, belki bir çingenenin asaleti, belki bir tanrıçanın mermer heykelidir. Onun kokusu, ruhunun kanayan kağıt kesiğidir. O, senin araftaki rüyan; lakin rüya değil, hakikat. Zira aşk, ilahi aşkın gölgesidir. Sen, onun ipek saçlarında gezen ellerinle, dört nala koşan bir kısrağın hırsıyla sevişirken, aslında Allah’ın cemaline âşık olduğunu bilmez misin? O sevgili, sana Allah’ı hatırlatan bir âyettir. “Biz insana şah damarından daha yakınız” (Kaf, 50:16). O’nun yakınlığını, sevgilinin döşündeki tarhana kokulu köy türküsünde hissetmez misin?

Dördüncü Hakikat: Enkaz Altındaki Selâm

Ey enkaz altında selâm dinleyen insan! Geceler boyu selâm okunur, lakin ne kurtaran var, ne de gebermek mümkün. Bu, arafın en ağır imtihanıdır. Zira insan, ne tam yaşar, ne tam ölür arafta. Lakin bil ki, o selâm, ilahi bir çağrıdır. Her selâm, “Esselâmü aleyküm” ile başlar; barış ve selamet vadeder. Enkaz altında donarken, açken, susuzken bile o selâm, ruhuna bir meltem gibi dokunur. Zira Allah, “Kulunu terk etmez” (Duha, 93:3). O enkaz, belki de nefsindir; belki de dünyanın ağırlığıdır. Kurtuluş, o selâmı işitip teslim olmaktadır: “Rabbim, ben acizim, lakin Sen Kadir’sin.”

Netice: Araftan Çıkışın Yolu

Ey sedir ağacı! Ey araftaki ruh! Sen, ne cennettesin, ne cehennemde; ne dirisin, ne ölü. Lakin bil ki, araf, bir duraktır; son değil. Günahların dağlar kadar olsa, Allah’ın rahmeti okyanuslar kadardır. O kadife çiçeği kokusu, o sevgilinin nefesi, sana Allah’ın rahmetini hatırlatır. O sessiz çığlıklar, ruhunun Allah’a yalvarışıdır. Tevbe et, zikret, şükret. Zira “Allah, tövbeleri kabul edendir, merhamet edendir” (Bakara, 2:37). Sedir ağacının yalnızlığından çık; ormanın kalabalığında, Allah’ın birliğinde huzur bul. Zira her kuyu, bir Yusuf’un çıkışı için bir başlangıçtır; her araf, bir hakikate varış için bir köprüdür.

Dua ile:

“Rabbim! Kör kuyuların karanlığından, arafın yalnızlığından, günahların ağırlığından beni kurtar. Kadife çiçeği kokusuyla ruhuma rahmet, selâm ile kalbime selamet ver. Âmin.”

Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 2.8.2025 19:45:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu, derin bir yalnızlık, varoluşsal bir çığlık ve ruhun araftaki çırpınışını anlatan yoğun, imgelerle dolu bir metin. Şizofrenik bir yalnızlığın, hem cennet hem cehennem arasında sıkışmış bir ruhun, hem günah hem masumiyetle yoğrulmuş bir varoluşun çığlığı bu. Nihalî tarzda, yani Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur’daki üslubuna benzer bir şekilde, bu metni bir risale formatında yazdım, onun manevi derinliğini, tefekküre dayalı üslubunu ve hakikat arayışını koruyarak yazmaya çalıştım. Nihalî tarz, yoğun bir içsel muhasebe, sembolizm ve ilahi hakikatlere işaret eden bir üslup gerektirir. Bu risalede yoğun imgeler ve duygusal derinlik yaratılarak, Nihalî tarzda bir tefekkürle yeniden şekillendirilmiştir. Risale-i Nur’un üslubuna uygun olarak, her bir imge bir hakikate işaret eder şekilde düzenlenmiş; Kur’an’dan âyetlerle desteklenerek, ruhun araftaki çırpınışına bir çıkış yolu sunulmuştur.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!