Biz beton arasında büyüyenler!
Fabrikalar, reklam panoları, uykusuz ekranlar.
Bonrevis jestu kıra döke yonttular,
Eylem meçhul, cümleler tamamlanmamış.
Gözlerimizi göğe çevirdik mi karartılar iner.
Sevinçlerimiz otomatiktir, düğmeye basınca güleriz,
Cebimizde hep bir bilet: gidiş-dönüşsüz.
Lastik teker sesinden yargı kuranlar!
İstatistiklerde yaşarız artık, bir sayıdan öte değil,
Dizlerimizi keser geleceğin eskiyen makasları.
Kuraldan dışı biziz, uysallıkla mesafeyiz.
Yeni yasalar, eski hatalar, sorular giderek küstahlaşır.
Şehir akı karıştırır, kelimeler ölüme meyillidir.
Gömleklerimizin düğmeleri bile yabancılaşır.
Bizi bekleyen yıllar ne tuhaf bir saat diliminde.
Sokak köşelerinde unutulan duvarlar,
Grafitilerle şarkı söyler geçmiş.
Biz yarını hayal ederken soğuk ekran başında,
Gecenin dibi kalbimize ilişir.
Tinsel birer telaş! ruhumuzu kurşunla yoğururuz.
Ah biz! plastikle örtülü sahipler,
Neyi kaybettik, neyi unuttuk biz?
Caddelerle örtülen geçmişimizin üstüne,
Kim inanır hâlâ masum bir şiir yazabiliriz?
Sevincimiz mahcup, ağlayışımız bekleyen vapur gibi.
"Hayat!" deriz – bir pazar sabahı rutini –
Şiddet bir dostumuz değildir ama çok tanıdıktır hani.
Gölge gibi geziniriz; güneş nerede ise, sırt çeviririz,
Ya düşünceli deli ya kaygıyla kemirilen biletçiyizdir.
Başımıza ne gelse ararız bir rakamın içinde.
Cebimizde dağınık kararlar, etrafta baronlar,
Ölümler, hep bir sonraki kavuşmanın habercisi olur.
Başımızda naat şemsiye, ellerimizde isli anahtarlar,
Varlığımız, hep birileri için yabancı kalacak,
Bir yüzyıl sonra bizim ismimiz de unutulacak.
Biz, modern zamanlar çocuklarıyız,
Mekânları yutan istasyonlar!
Dumanlılar! Nöbetçiler! Kafes sahipleri!
Rüzgârlardan yaparız kalbimizi,
Yavaş yavaş kırılır üstümüz, biz büyürüz.
Bu yalnızca kelimelerle tarife çalıştığımız maskaralık
Çekişmeler ne alçak, yok eder güzellik matematiği
Söyleyecek şeyimiz yok, kelimeler tek tip efsane
Karmakarışık, dönük; ölülerin sükûneti bizleri bekler
Sömürü tablosu bu, taşra mayasıyla kararmadır.
Adaletin kolları kısa, bizde hep sarmalar,
Bedenler titrer, zihinler dövülür sabahları,
Yaşam dediğimiz, soğuk bir hâlâdır—ne çıkar?
Bir nöbet değişimi saati kıyımlarda bulur seni,
Sayılar söylenir, tanrı gibi, o korku verici işaret?
Kayıt Tarihi : 4.2.2025 12:23:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!