Çoğu insan düşünmez ölümü
Hayatı düşündüğü kadar
Oysa ki ölüm hep yakındır
Hayatı yaşamak kadar
Ölüm Allah’ın emri.
Acının keskinliğidir ölümü etkili kılan.
Ve ayrılığın apansızlığıdır, insanı şaşırtan.
Kavrayışta gizlidir ölümün anlamı.
Ve her canlı tadar dünyadaki bu son tecrübeyi.
Yaşamın ilk armağanına son atıftır ölüm.
Kırmızı dudağından çıkan siyah çatallı dili
Koklardı havayı iştahlı ve hâkim
Süzülürken peşinden avının
Öyle sessiz, öyle mağrur, öyle sakin
Sarılırdı hışımla yanına varınca avının
Sevmek için çok geç
Çiçeklerin de mevsimi var
Açılmış gonca güller
Kurumadan koklanmalı
Vakitlice kanamalı, o gülleri tutan eller
Maziyi hatırlar isen
Nasılda neşeliydi lise günleri
O tahta, çizik sıralarda tatmıştık
En samimi kardeşliği
Şimdi hatırlarsın değil mi?
O sıcacık sohbetlerimizi
Sığamıyorum hiçbir yere,
Ardımda hep kimliği belirsiz gölgeler,
Uzaklardan gelen bir çıngırak sesi
Beni o geçmiş mevsimlerin mutluluğuna çağırıyor
Sonra bir his geliyor içime
Her genç heyecanlanır gelecek için.
Zaman mefhumu derindir, lakin ne bilsin.
Hayatın en kısa köprüsünde yürüyordur aslında
Gelecek diye bir şey yokmuş der, bir anda çıkışa varınca
Ey geleceği için heyecan duyan genç!
Yalanlar ağacının dallarına bir sabah,
Kara tüylü, kara gözlü bir kuzgun tünedi.
Çirkindi sesi, lakin tüyleri parlak ve güzeldi.
Açtı kanatlarını bir an, sergilercesine heybetini,
Bir ötüş ki sonrasında aman Ya Rab!
Göğün rahmeti kesildi.
Karanlığa sürüklenen çürümüş ruh
Anlayıp rahatlamadın
Hırslarına tutunup, şeytanını besledin
Tadın tuzun kaçınca
Hep başkalarını suçladın
Uzaktan gelir yahninin kokusu
Sayarım malzemelerini koklayarak
İki ay önce 86 gösteren baskül
Şimdi 78 diyor, sanırım bozulmuş olacak
Tv de bir sarhoş, yutuyor kelimeleri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!