yıldız saydım yüzlerce
gece hiç bu kadar berrak olmamıştı
her bir yıldızı birleştirip adını yazdım
yüzünü çizmeye çalıştım ısrarla.. olmadı
unuttuğumdan değil inan
harabeler soluyan; kurumuş parmakların dokunduğu ışıklar sönerdi
saç diplerinde kıymık acısı, göz kapaklarına kurşun külçeler asılırdı.
kara bulutlar yağmazdı, analar çocuk doğurmazdı ve toprak çatlaktı.
yıllar önceydi, masal diye başladı; periler,cüceler, prensesler vardı.
yeşil yeşildi. mavi gururluydu.fakat kırmızı haindi, sadece bir ısırık yetti.
siyah giymişti ölüm. yeşil; kahverengi. mavi; grileşti ve prenses yıkıldı kaldı.
esaretime kırgınım
adımlaımdaki birikmiş çamur kadar ağır
yol bitmez kaygısına düşmüşüm
alnımdaki terler mendilime sığmaz olmuş
bir kere türküsüne zalim adı konmuş ya
saçlarından yapmışım tellerini sazın
beyaz bir duvar çizgisiz ve noktasız
ve sadece sakız beyazlığı
temiz bir kireç kokusu herbir yanımda
özlem taşır senden bana
beyaz sevginin tarifsiz bulamacı
nefes iki dudağının arasından çıkarken bir güzelin şaşkınca bir bakış atar etrafına evvela nihayet kurtuldum der ve büyük bir sevinç içindedir. geriye dönüp bakar içinde yaşadığı karanlık dünyanın aslında ne kadar güzel olduğunu görür birden ağlamak ister lakin ağlayamaz çünkü son neminide dudaklar arasında bırakmıştır.... Hava çeker kendine usulca ve tüm aptallar gibi oda yok olur gider
kelimeler teker yuvar bir anlık boşluk ve susmak
ardından koyu ağdalı bir yanlızlık silkinipte atamadığın
vebali köşeye yığdığın boş şişelerde,
hiç bir şeye yaramayan usul sarhoşlukta
acılarını dindirmek için kalbinin
onlarca mum söndürmüşsün parmaklarında
nasılda yüksektesin
ellerim kilitlenmiş uzanamıyor
ellersem yanacağım korkusu
sen hep yükseğimde olacaksın
dumanlı gözlerin, asil duruşun gibi
bense sana hiç ulaşamıyacağım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!