Her seferinde dünyaydı bu dönen,
Aydınlıktan karanlığa...
Karanlıktan aydınlığa...
Her seferinde güneşti bu yükselen,
Yanmışlıktan yanılmışlığa...
Ah ben...
Şu rüzgarlara kaptıran kendini,
Bİnlerce gül fidanı içinde...
Ne olur kalbim!
Yapma dedikçe atma kulacını,
Yalanlara kanma.
Kurtulur şevk ile payidar olmuş seneler...
Takvim yapraklarından birer birer.
Netameli sedalar yükselir aşklardan,
Sonra havaya bir sessizlik çöker...
Unutulmuş anilar canlanir perdede,
Hep öyle büyük kalır sandın ki sevmeleri,
Yıllar geçtiğinde
İnanamadın gözlerine...
Hesabını yaptın yüzündeki kırışıkların
Bir bir...
Aynaya baktın...
Ayyuka çıkmış derin ve haşmetli bir zemheri,
Arzın dibine geçmişken sahte, bitap duygular...
Yere inlemesi düşer haykırışların, bir de yağmur tanesi,
Nerede bulmuşlar beni bu selamsız, ağlamaklı kışlar...
Kör Şeytan!
Bayramlık ağzımı açtırma
Sen cami duvarına işedin,
Bana bulaşıp aklımı alma...
Bırak minareler yerinde kalsın,
Kılıfım anca cesedime yeter...
Sesim...
Sessiz geçen her günüm aykırılık.
Hem neden konuşsunlar
Güller ve zambaklar?
Altı üstü gördükleri bir demet güneş.
Bir bahar yeli ten renklerinde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!