Olgun biriyim ben.
İçimde bir dev taşıyorum.
Gülmeyişim ondandır.
Ağırlığıyla yaşıyorum.
Birkaç doğum gününe
gülemem martılar! darılmayın bana
içime dolmuş, bin bir hüzün ve bela
cebimdeki simit, o da bir lokma
kahvaltımı paylaşamam sizinle
uğulduyor baş harfini gerisi yarım
Murat nehri, kandan almış rengini
İlmi değil bunu açıklamak zor
Kar değil yağmur da değil sebebi
Murat bin yıllık davaya ağlıyor
Bir çok köprü kurmuşlar üzerine
kanma bahar güneşine, açma çiçeklerini
meyve beklerken tomurcuğundan olursun
kanma sahte gülüşüne; izle geçişini
o gülerken sen hüzün bulursun
gülmek zor değil; belki de kaderinde var
Dokunmuş eline umudun eli
Tarifsiz bu derde düştün düşeli
Mirasın hüznü değmiş dudaklara
Tebessüm de matem rengi kapkara
Ne ölçü kaldı şimdi nede dil
bir daha mı insem akyakaya
bir daha... Bir daha...
kıvrıla kıvrıla akan yolllarından
şikayet etmeden
kötekliden
esen rüzgarın rayıhasına kapılarak
Etrafında ne var? Dört duvar biri delikli
Onun da önünde bir perde, sıkı sıkıya ilikli
Sıra sıra dolapları duvarlara dayalı
Duvarları da katran rengine boyalı
Geceleri başında yarınlara ait kötü rüyalar
Esrarıyla tanımak zordur geceyi
Hem örtüdür hem de altındaki
Kimi siyah diyor ona kimi de mavi
Yüzü ne güzel yıldızlarla delikli
Sonsuz derya o, rengini verdiği
Nasip de değilmiş yaşamak seni
Merhem değilsin yarama süreyim
Yerden kalkmıyor bu aciz bedenim
Yerlerde değilsin ki sürüneyim
İşaret edemem, işte şurada
Yarımlarım oldu bitiremediğim
İki yarımı da bir tam edemedim
Sebebi içimde saklı hain ve sinsi
Heyecanım bir türlü yenemediğim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!