-Bundan önceki yazıyı okumadıysanız eğer, bunu da “es” geçin lütfen! ...
Bir öncekinde sizlerle aşk hakkında konuştum. Aşkın büyüklüğünden söz ettiğimi mutlaka kavradınız. “Aşk ölümsüzdür” dedim. İnanan inandı; tereddütleri olanların kafası iyice karıştı; inanmayan ise “kadın palavra atıyor yine” dedi. Hatta, eminim “vah vah, bu da böyle bir rüya görüyor işte! ” diyenler bile oldu. Oysa farkındaysanız vefasızlıktan, ikiyüzlülükten, ihanetten, derin yaralanmalardan, aşka rağmen geri dönüşümsüz yanlışlar yapıldığında sevginin örselenmesinden hiç söz etmedim. Alice 'Harikalar Diyarında” idi. Biz de onunla birlikte dolaştık.
Şimdi, birer emekçisi olduğumuz dünyamıza daha geniş ve evrensel bir pencereden bakalım.Yazın sanatında şair veya yazar, kalemiyle bir sihirbazdır adeta. Duygu ve düşünce ile insan arasında iletişim kuran bir şamandan farksızdır o. Bundan da önemlisi istediğiniz düşü sunabilir size. Ömür boyu aradığınız romantizmi veren veya acılarınızın izdüşümlerini keşfedebileceğiniz bir mazoşizm kaynağı olabilir. Kış uykusuna yatmış tensel arzularınızı kolayca canlandırabilir. Hayal aleminde uzun ve keyifli bir gezintiye çıkarabilir sizi. Şiir ortamı böyle bir amaca çok daha uygundur. Orada mantıklı olmak zorunda değilsiniz çünkü. Düşler aleminde ise her şey mümkün. Duygu verildiği ve alındığı sürece işler yolunda gider.
Kablolar birbirine sürtüyor değil mi? “Bir yerde kısa devre var” dediğinizi duyar gibiyim!
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.