Her gün
Enginlerden engin
Yücelerden yüce
Bir duygu sarar bizi
Bu sınıfa girince.
Yanda, bir uçtan bir uca.
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Behçet Necatigil şairdi..Daha da önemlisi ömrünün çok büyük bir kısmını çok iyi bir insan olarak yaşamıştı..
-bence-
Keşke... onu bu şiiri vesilesiyle daha yakından dinleyebilseydik...keşke...
anlaşırsak ben yokum.
osman konuk- geleceğin şiiri isimli şiirinin beşinci bölümü
sayın ispir..
sizin neticenizi kim ve nasıl kaldırdı burada bilmiyorum..fakat kendinizde keramet görmeye başladığınıza göre..iyi yapmışlar bu işi anlaşılan..üzerinizden reklam yapılması filan gibi magainel geyiklere girmeniz..siz de bir manken beyni olduğu zannı uyandırdı bende nedense..siz burayı edebiyat çevrelerinin göz bebeği..kendinizi de edebiyat otoritesi filan mı sanıyorsunuz..
edebi bilemeynin edebiyatla işi nedir..saygıyı tahammülü öğrenemeyen dünyanın bilgisine sahip olsa ne çıkar..bakınız mesela ben siz tahrik etmeden önce duyguma düşünceme hissiyatıma dünya gförüşüme uymayan bir şiir gördüğümde susup o şiirin sevenlerini kırmamak için onların alanlarına saygı gösteriyordum..yoksa burada çıkan her şeyi herkes beğeniyor olamaz..böyle bir şey zaten mümkün değil..ama saygı ve anlayış mümkündür..dişinizi gösterirseniz ısırılırsınız bu kadar basit..ucuz caz yapmayın..notya gelin de durulalım ha..
@..
Sn.Kemal Ispir
Eklemek istiyorum;
dun yazinizin silinmis olmasindan dolayi fazlasiyla uzuntu duydum.Ve bunu arkadaslarimla da paylastim.Bu konuda yapilan haksizlik icin bende son derece uzgunum...Maksadimiz birbirimizi saygiyla elestirebilmek ve tahammul cercevesinde dinleyebilmek olmaliydi..
Sevgili Kemal Ispir...
Sizin mesajiniza dikkatleri ceken bendim...O yuzden yazdiginiz yaziya cevap vermek istiyorum..Boyle sahsi tartsimalara girmemistim simdiye dek.Ama sizi onemsiyorum :)
Ayrica bugunku mesajinizda dunkunden asagi kalir degil.Bu defa Ahmet Beye cevap verir goruntusunle yardakci yatakci kopekler gibi ifadelerle ,dunku siiri savunan herkese giydirmissiniz.Metinler arasi mesaj vermeyin efendim ..Insanlarin gerizekali oldugunu dusunmekle hata yapiyor olabilirsiniz...hepimiz imalardan anlicak kadar yetiskiniz...
Dun size hicbir hakaret icermeden yazinizi
elestirdim.Begenmek ve onaylamak zorunda da degildim ayrica...Sizde bugun savunmanizi yaptiniz..savunma kismina eyvallah..Yalniz bilinsin ki bu cesit hakaretler sizin aydinlik dediginiz tarafinizi golgede birakir.
Kendi adima konusuyorum simdi ve kendi hesabima calisirim.Kimsenin yardakcisi ,yalakasi kopegi vs si olmadim ,olmayacagimda..Ahmet beyi tanimam ,bilmem,ozelden tek bir mesajim gidip gelmemistir.Kendisine guvenerek begenilerimi belirlemiyorum...
Summary :Bizim karanligimiz olmasa,sizin aydinliginiz bi ise yaramaz.Sitenin gereksizleri olmasa size gerek olmaz,bizim cehaletimiz olmasa sizin bilginizden bi cacik olmaz....
Sizinle boyle bir gunde bu cesit bir dialoga girdigim icin uzgunum..yasiniza ve burdaki okuyuculara hurmetim var.Lutfen kelimelerinizi dikkatli seciniz...
Çocukluk İşte
Çocukluğum..
Çocukluğumdaki düşlerim,
Düşlerimde gülüşlerim,
Neredeydi bilyelerim...
Neydi o sevgilerim?
Şıpsevdiliklerim....
Divaneliklerim..
Yanarım da yanarım,
Aldanışıma.
'Yaşanmamış çocukluğuma.'
Kendimi heder edişlerime yanarım:
Şu yalancı dünyada bir dikili taşım olmamasına,
Bir menzile varamayışıma,
Bir tat alamamama yanarım.
Bir kale alınmayışıma yanarım.
Kırdığım kalplere,
Sonsuz istekler,ihtirasların tutsağı olmama;
O ihtiraslara, ne emellere boğulduk ya…
Yitik sevdalarda boğulduk ya,
Candan öte can dedikleri hani nerde! ...
Çocukluk işte…..
Yakup Onat
Tek Tek Ütüldüm Misketlerimi
Sırça saraylarım bulutların üzerinde
çemberlerim sustu sokaklarda
çelik-çomaklarım yandı kış gecelerinde
yanar toplarım düşlerimde
uçurtmalarım havada asılı kaldı
göle bir taş attım, ay parçalandı
tiktaklar çocukluğumu çaldı
tek tek ütüldüm misketlerimi
özledim gazoz kapaklarımı
heveslerimde gençliğimi yitirdim
nasırlaştı duygularım
doludizgin kısrağın yelelerinde
takılı kaldı umutlarım...
Hasan Buldu
Kim verebilir çocukluğumu?...
Sinyali bey! (adını bilmiyorum çok özür dileyerek)
yorumunuzdan dolayı sizi alkışlıyorum....son noktayı koydunuz...
ah sinyali ustam..bu nezaketiniz beni nasıl da imrendiriyor..bunca empatik olmayı becerebildiğim gün..sanırım oldum diyebileceğim..şimdilik bağırtı kısmındayız..sonra biraz sükun..biraz sabırla..biraz da tecrübe ve hayat iksiriyle karıştırdığımızda bu terkip güzel olacak gibi..
ben satılmış kalem demekten yana ve meyyalim..yaşım..bilgim(!)..görgüm..bunu gerktiriyor zira
siz bir öğretmenin öğrencilerinin ruh haline girdiğini düşünüyorsunuz ki eyvallah..bu da mümkün..
ama kim başarabilmiştir ki üstadım..elma olarak doğup..armut olarak ölmeyi..:):)
@..
Olaylardan, olgulara geçildiği yerde başlar sanat..Tolstoy, İnsanın bir zamanlar yaşamış olduğu duyguyu, kendinde canlandırdıktan sonra, aynı duyguyu başkalarının da hissedebilmesi için, hareket, ses, çizgi, renk veya kelimelerle ifade etme ihtiyacından ortaya çıktığını söyler sanatın..
Okuduğumuz metin, ulusal egemenliğin oluşmasında önderlik eden Mustafa Kemal Paşanın bir sınıftaki posterinden yola çıkarak, Atatürk'e ait çocukluk ve şiiri yazdığı çağdaki düşüncelerinin harmonisini duygusal bir görünümle kaleme alma gayreti içinde..
Bir de resmi; görme, anlama konusuna ilişkin sanki bir eğitim tatbikatı yapılarak, ders verilmiş..Resim sanatında,ressam, resim ve izleyici üçgeni içinde incelenen bir konu vardır. Bir görüntüye sürekli baktığınızda nesneden algıya doğru bir illizyon, bir büyü hali oluşur..Resimdeki veya nesnedeki ayrıntılar içinden öyküler oluşmaya başlar..
1916 yılında doğan Behçet Necatigil gerçekten Atatürk posteri asılı bir sınıfta okumuş mudur? Muhtemeldir..Öğretmendir ve en azından bu sınıflardaki atmosfer ve ritüellerin heyecanından haberdardır.
Ama bir öğretmen olarak, pedagojik ve didaktik bir ruh hali ile transa geçtiği kesindir bu metnin içinde..
Bu metin, şiir olabilmiş midir..Eğer bir metin baştankara bir maksatla yazılmaya başlanmışsa ben orada dururum. Gemiyi hangi limana yanaştıracağına baştan karar vermek bozar şiiri..İyi niyetine ve faydalı bir iş yaptığına dair artıları şiirin ve şiirin insan yüreğinde kaynamaya başladığı puslu vadinin varlığının inkarına yol veremez..Şiirin hatırının üstüne geçemez...
Ama bir güzellik var, söylemek gerek..Öğretmenlik öyle bir yerleşiyor ki demek ki insanın ruhuna artık bir başka mesleğe yer kalmıyor orada..Şairliğe bile..
Çok insafsız oldu bu yargı....
Ama bir kenarda dursun yine de...
Son bir not:
Bila kayd u şart olarak bilmeliyiz ki; Türkiye Büyük Millet Meclisi iyi ki var..
Bunu çocuklarımıza mutlaka öğretmeliyiz..Bu yüzden, bu günün anlam ve öneminin çocuklarla buluşturulması kesinlikle ve her açıdan olabilecek şeylerin en güzeli, en doğrusu ve en iyisidir..
Kutluyorum bu günü yürekten...
Bu şiir ile ilgili 49 tane yorum bulunmakta