Reşadiye Sana Doğru Şiiri - Ünal Yıldırım

Ünal Yıldırım
107

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Reşadiye Sana Doğru

derelerin ve çayların
ve dağlardaki karların
akması gibi
süzüldük geldik sana
pare pare köylerden
ey genç düşlerimin ilk büyük şehri

önce seyrederdik
oturup çevre tepelerden seni
sırtımız çam ağaçlarında
beyaz beyaz evlerin
gözlerimizi kamaştırırdı
nazlı bir gelin gibi
akıp giderdi vadisinde kelkit
hayran kalırdık

ama utanırdık
elimizde yularını tuttuğumuz eşeğimizle
geçerken caddelerinden
utanırdık
bir kız arkadaşımıza rastlasak
omzumuzda heybe elimizde file
ve her yeni gelişimizde ürkerdik
ve her defasında yabancıydık sana

Mümin’in otobüsü
göründü mü Soğukpınar altındaki boğazda
dokunurdu kornaya
dali dili-dali dili-dali dili
tanıdığımız bir sesti bu
haftanın belli günleri
ve koşardık çarşıdaki küçük garaja
gerçi gurbette kimsemiz yoktu
olsundu
bizim olmasa da tanıdıkların olurdu
inenlere bakılırdı birer birer
Ankara ve İstanbul kokardı giysileri
ve giderilirdi meraklar

Faruk’un sinemasında oynayan her film
her nedense
yılın en muazzam filmi olurdu
olsundu
olmasa da biz giderdik zaten
bulduk mu elli kuruşu
öğleden sonra çarşamba
öğleden sonra cumartesi
ve pazar
sinema için özgürlük günümüz
bulduk mu elli kuruşu

akşamları yayılırdı hoparlörden
rüzgarın eşliğinde
“dağlar kızı Reyhan...”
“beyaz atlı...”
“bir fincan kahve...”
ve “sevda yüklü kervanlar senin kapından geçer.”
aslında
hiç geçmezdi kapımızdan
sevda yüklü kervanlar
ama kervan olurduk
sevdalı arkadaşlarımıza
ve gömülürdük hayallere
gaz lambasının ışığında
borç da olsa bulurduk artık
elli kuruşu
ve kurulurduk tahta sandalyelerine
ya Asım’ın sinemasının
ya Faruk’un
kan, kin ve gözyaşı filmlerinin
muazzam seyircileri olurduk

bize yetmedin
ergenlik çağımın ilk büyük şehri
bize yetmedin
savrulduk
ülkemin ve dünyanın dört yanına
mevsimi yıllarla sayılan göçmen kuşları gibi
kimimiz öldük gittiğimiz yerlerde
kimimiz yine de döndük ölülerimizle

gelmiş olsak da
Ortaasya’dan buralara
ufkumuz rahat değil hala
hala durmuyor ruhumuzdaki göçerlik
bir Reşadiye’den
onlarca mahalle Ankara’da İstanbul’da
ya Almanya, İngiltere, Amerika
hepsi bizim oldu
ekmek uğruna
ama hala
Kelkit akar
Tozanlı Çayı akar
gürgen ağaçlarının gölgesindeki dereler gibi yüreğimiz

sanmayın
kaplıca suyu sadece Kelkit’in altında kaynar
hepimizin yüreğinde ısınmıştır öncesi
bu şehrin
bizden evveli var
elbet sonrası da olacak
kim ki taş üstüne taş koyar
kim ki el koyar her gailesinin altına
ellerinden
ellerinden öperim

kovalayan bir annenin evlatları gibiyiz
kapılardan atılsak da
gözümüz evlerinin bacalarında
yeter ki tütsün dumanı bacalarının
yeter ki tütsün Reşadiye
kan kaybetse de yüreğimiz
kızılcık şerbeti içtik deriz

Ünal Yıldırım
Kayıt Tarihi : 29.1.2007 00:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


35_40 yıl önce köyümüzden ortaokul öğrenimi için Reşadiye'ye gidişimiz ve şehrin bizde bıraktığı izlenimler.Uyum sağlama güçlüğümüz...Bugün geriye baktığımızdaki gönül sızılarımızdır bu şiir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Cafer Demir
    Cafer Demir

    15 milyonluk İstanbul metropolünde kaybolduğumu şiirini okuyunca anladım ve kendime geldim,kendimi buldum şiirlerinden hareketle.Sağol Ünal kardeşim benim.CAFER DEMİR

    Cevap Yaz
  • Bahadır Güreş
    Bahadır Güreş

    ancak bu kadar güzel anlatılırdı memleketim....Teşekkürler...Saygılar...

    Cevap Yaz
  • Yüksel Özbek
    Yüksel Özbek

    Sevgili Ünal kardeşim, şiirini her okuyuşumda,1960 ların Reşadiye'sini ve ortaokul yıllarımı buğulu gözlerle anımsıyorun. O günler ancak bu kadar güzel anlatılabilir.İnan o günleri sanki yeniden yaşadım. Benim gibi yaşayan birçok arkadaşta mutlaka vardır,Teşekkürler, sevgiler. YÜKSEL ÖZBEK

    Cevap Yaz
  • Nilay Yıldırım
    Nilay Yıldırım

    Reşadiye'yi bilmeseydim bile gözlerimde canlanırdı ellerinize,gönlünüze sağlık..sevgiler

    Cevap Yaz
  • Rifat Kaya
    Rifat Kaya

    Anlatım harika, özlem had safhada dizeler duygulu.yüreğine sağlık.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Ünal Yıldırım