Requiem Şiiri - Yorumlar

Mecit Ünal
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

ay vardı
kiraz ağaçları altındaydı vurulmuştu ay vardı
iki bulut bir parantez arasında bir gemi
çok uzakta bir evin
bilinmez neden
ışıklı balkonu

Tamamını Oku
  • Rosa Justitia Kosmos
    Rosa Justitia Kosmos 27.08.2011 - 14:21

    Bir, şiirde Kadın, Ay,Parantez, Öptüm ve aşk kelimelri çok kullanılmış.

    İki, şiirin Requiem sözcüğü hiç bir alakası yok.


    Zira Requiem sözcüğü Hristiyanlık dininde ölümü takiben ruhun kurtuluşu için, cenazenin hemen ardından ya da anma amacıyla yıldönümlerinde söylenebilen toplu ayin.

    Gül Witt

    Cevap Yaz
  • Rosa Justitia Kosmos
    Rosa Justitia Kosmos 27.08.2011 - 14:17

    Bir, şiirde Kadın, Ay,Parantez, Öptüm ve aşk kelimelri çok kullanılmış.

    İki, şiirin Requiem sözcüğü hiç bir alakası yok.


    Zira Requiem sözcüğü Hristiyanlık dininde ölümü takiben ruhun kurtuluşu için, cenazenin hemen ardından ya da anma amacıyla yıldönümlerinde söylenebilen toplu ayin.

    Gül Witt

    Cevap Yaz
  • Salim Genç
    Salim Genç 25.02.2011 - 21:28

    Sayın Binboğa yapmış olduğum eleştiride direk olarak bir şahıs ismi söylemedim kemal beyin kimi yazılarını bende beğenerek okuduğumu söylemeliyim fakat insanların şiirlerinin üstüne çıkıp buralardan emellerine ulaşmanın gümanını fısıldayarak birde üstüne üstlük küfürler yağdırarak insanların özelini aşağlamayı ,bırakın edebiyatcılara ,kalemin gücüne inanmayanlara bile yakıştıramam. evet zaman zaman hepimizin agrasif çıkışları olmuştur. olabili, fakat bunu görev ve meslek bilinciyle ifşa etmek sanırım tarafınızdan da doğru bir davranış olarak kabul edilmeyecektir. aslında sayın ispir gayet nükteli ve algı seviyesi yüksek bir insan. fakat bazen ...ipin ucunu kaçırıyor.yalakalar kısmına gelince, lütfen kendinizi o kulvara koymayın. başkalarını bu konunun muhatabı olarak düşünürken,sizi karşımda görmek beni şaşırtı... herkese saygılarımla.

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 25.02.2011 - 20:11

    sizin için zaman her zaman ayrılmış ve hazırdır...

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 25.02.2011 - 20:06

    Lara hanım teşekkür ederim. İlerde sayfanıza konuk olarak bu konuda daha çok bilgilendirmenizi istesem, beni daha çok bigilendireceğinizi ümidediyorum. Çok yoğun faaliyetleriniz olduğunu düşündüğümden, bu akşam için merakımı az da olsa giderdiniz sevgiler tekrar teşekkürler.

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 25.02.2011 - 19:55

    Sevgili Yüksel Hanımefendi...az önce yazıldı ve bize ait..her okuduğumuz şiir...bizi bir hayatın öyküsüne sürükler...sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 25.02.2011 - 19:55

    Ve Fevzi bey size soruyorum lutfedip cevaplayacağınızı ümitederek.

    Bu yaşlı başlı ve mürekkep yalamış yorumcu bu şiiri, aşk şiir sanan yorumcu kim? Mahzuru yoksa açıklar mısınız?Burada açıklamayı uygun görmezseniz özelime yazarsınız. Ama söz dedikodu yapmayacağım.

    Günümüzde bazı erkekler bu işi daha iyi yapıyor. Bu gün bir şiir yazdım.

    Uzun bir şiir;
    şöyle: Us/tum/
    bir deli çıktı karşıma
    sus/tum
    hay Allah böyle miydi ? Çok uzun ya unutuverdim.

    Cevap Yaz
  • Yüksel Nimet Apel
    Yüksel Nimet Apel 25.02.2011 - 19:42

    Bu gün burada bu hafta sonu her ne kadar karşılıklı konuşmayı sevmesem ve günün şiirine haksızlık yapıldığını düşünsem de bir defaya mahsus olmak üzre bu zengin sitede herkesin birikiminden fayfdalanmak hiç te fena olmaz Biraz sohbet havası estirmenin faydalı olduğunu düşünüyor, hiç kimseyi rencide etmeyeceğini umuyorum. İlk sorum sayın Lara hanıma bu akıcı, güzel eser öykü roman veya mak'ale mi alıntı mı size mi ait? Merakımı mazur görün cevabınızdan sonra daha dikkatli okumak isterim. Bu güne değin kaçırmışım bu fırsatı bu güzel eseri dememek için bu gün sormaya karar verdim.

    Merak derken, merak olmasa ne şiir okuruz ne roman ne de başka bir kitap.

    Biz aslında biraz kırıldık birbirimize ama ben bir adım atmakla insanlığımdan bir şey kaybetmeyeceğimi biliyorum ve müsterihim sevgi ve selamlar.

    Cevap Yaz
  • Fikret Şahin
    Fikret Şahin 25.02.2011 - 19:36

    Edebiyatçıların kültürel zenginliğini ispatlamak istercesine yabancı kelimelere başvurmasını yadırgasam da ;bu,onların tüm artılarını inkar etmek olamaz.
    Şiir,şairin duygularını şiirsel bir dil ve sanatsal bir tarzla anlatabilmiş mi,duygularını bize hissettirebilmekte başarılı omuş mu..?
    Bence, KOCAMAN bir ' EVET'

    Kemal Beyin aslında kendinin de inanmadığı bazı yorumları kesinlikle bir ölçü olamaz.
    Yok,bu ülke 5000 yıldır ne devletler kurmuş,yok,bakanı varmış ,ordusu varmış,şuymuş ,buymuş...
    bunların hepsi incirin çekirdeğini doldurmayacak hikayeler..
    Ordular da ,başakanlar da,devletleri yönetenlerin de sadece ve sadece senin benim gibi insanlar olduğunu ve onların da,herkes gibi ,yanlış veya yanlışlar yapabileceğini bildiğimiz sürece insanın bu konuda sesini çıkarmaya ,doğru olduğuna inandığı yolda savaş vermeye hakkı vardır .
    Ve hatta...pısırık koyunlar gibi her yöne çekilemeyen,kendi ve başkalarının haklarını savunan ve gerektiğnde bu yol için hayatlarını ortaya koyan herkesin büyük cesaretleri için saygıyı hak ettiğini düşünüyorum...tarih bu cesarete sahip insanların elinde şekillenmiştir.
    Atatürk'ün ; evet,devlet var,padisah var ,bu ulus 5000 yıldır, yok 50 milyon yıldır ayakta kalmışsa ben ne halt edipte işlerine karışayım deyip,onların düşünce ve kararlarına karşı çıkmadan bir kenarda ''yaparım işimi alırım maaşımı '' diyebileceğini düşünebiliyor musunuz..?

    Esasen savaş verilmesi,bu yeni demokratik dünyada kabul edilemeyecek ,yıkılması gereken tek şey; doğru bildiğini savunan, bu konuda sesini çıkarma cesaretini gösteren insanları hemen kodese tıkan sistemlerdir.
    Bu sistemler ayakta kaldığı sürece; ne gerçek bir medeniyetten konuşabiliriz ne de insan hakları ve insanlıktan...

    Her neyse..fazla uzatmaya gerek yok sanırım,anlama kapasitesi yeterli olan ne demek istediğimi anlamıştır sanırım.

    Saygılar

    Cevap Yaz
  • Lara Açanba
    Lara Açanba 25.02.2011 - 19:32

    …kilisenin camiye bakan kapısından az önce girmişti…üzerinde hep bir ağırlık hissi vererek yürüdüğü için bugün neden bu kadar hızlı yürüdüğünü merak etmiştik…sürdüğü koku geçtikten yarım saat sonra bile alınabiliyordu…bir eli sürekli sıkılmakta diğeri ise ona inat…serbestti…dümdüz geniş bir alna dökülmeden arkaya taranmış saçları ayrı bir aydınlatıyordu yüzünü…çukur çenesi nerdeysealt dudağına değiyordu…bu duruşu ile çocuksuydu dikkatli bakılmazsa…gözlerini hiç görmemiştik…
    …pazar günleri her zamankinden farklı kıyafetiyle…biliyorduk ki…şiir yazmaya ara veriyor…ayinin huzurla devamı için hazırlıklara bizzat müdahale ediyordu…adını hiç sormadım…elindeki İncil hergün ayrı bir renkle kaplı olurdu…sebebini de sormadığım gibi… …duvarları öylesine yüksek ve ağaçlar öylesine heybetliydi…hafif aksayan ayağı ile kapıyı açan hizmetli kadın…adeta yerlere kadar eğilirdi onu görünce…şaşkınlıkla karışık…imrenirdik…gördüğü saygıya…
    …arabalar dizilmiş ve sokak yine geçilmez bir haldeyken… çanların sesini duyardık… haşmetli bir melodi… ezgi saklıydı… ruhani bir el son verirdi sonra… …keyifsiz bir tören değildi…her dua öncesi gibi yıkanırdı ruhlar…tertemiz girilmeliydi…
    derken ezan vaktiydi şimdi…ayak sesleri telaşla artarken…şaşkınlığımız doruk noktasına varır…binlerce yazılmamış olduğu halde…ete… kana…cana… bürünmüş şiirler geçerdi önümüzden…boyları…incelikleri …hisleri aynıyken…dilleri de ayrı iken aynı şeyi söylemenin rahatlığı ile kapılarımızı açardık…yüzyıllık bir gelinin çeyiz sandıkları açık unutulmuştur o vakit…anneler…ateşin başında ellerinin tadlarına bin emeğin tuzunu serpmektedir ağırdan…sindirerek…sofra başları hep… açların keyif saatlerine ayarlanmış saatlerin… suskun çocuklarına teslim edilmiş…sofra bezleri açılmaktadır katlandıkları yerden…
    …sokak köpekleri olabildiğince sakin ve bilirlerdi… kutsal saatler…onların şiirlerini de yazacaktı…sürüleri toplanırdı mahallemizde çalınmadık kapı kalmazdı…ağaçlardaki sessizlikti en çok garip olan…kıpırdamaz mıydı tek yaprak…kıpırdamazdı işte…yine nisandı…yine ıslanacaktı minareler…kiliseler…yeni ölenler toprağına alışırken…doğanlar adabı bilmediklerinden utanmadan ağlardı…sütler emilirdi kanına…adı okunmuştu… sabah ezanı kulağında öylece kalmıştı… bir dağ gibiydi huzur… …evin tarihi ne vakit sarsılsa…kahramanlık türkülerini alır gelirdi mahallenin delisi…bir vicdanı tanırdık… bir gelini…bir Naima yı bilirdik…bir dut ağacının kendi sularında nasıl asıldığını görmüştük… çocuktuk…zaman bizden ilerdeyken…bizden geri

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 27 tane yorum bulunmakta