Boksörün vuruşu, rakibin duruşu
Paranın “kuruşu”, yokuşun “yoruşu”
Askerin “bakışı”, hedefe “atışı”
Hastanın “yatışı”, esnafın “satışı”
Dostunun “gidişi”, sana borç “verişi”
Ninemin “el işi”, torununu “gelişi”
Elmanın “yarısı”, sarhoşun “karısı”
Saçların “sarısı”, Datça’nın “arısı”
Has buğday “kepeği”, kangalın “köpeği”
Bal mumunun “peteği”, İskoç “eteği”.
Yağmurun “yağışı”, araba “kayışı”.
Zenginin “bağışı”, yoksulun “alışı”.
Güneşin “körleri”, mezarın “ölüleri”
Yosmanın “dölleri”, çöplüğün “gülleri”.
Zeytinin “karası”, aşığın “yarası”
Ekmeğin “mayası”, kabının “darası”
2018
Dalgalarla dalga geçerdi dün, boğulmadan önce.
“Balıklara yüzme öğretiyorum” derdi, görünce.
Balıkçılar hiç sevmezdi, selamsız ayaküstü.
Ağzı küfürlüydü, balıkçıların hepsi ona küstü.
Teknelerine kusur bulurdu, her defasında da.
Kavga etmediği gün olmazdı, rakı sefasında.
Akşam herkes eve dönerken, iskelede kalırdı.
Bir dilim karpuz, az peynirle, bir şarap alırdı.
Ağzından sigarası düşmezdi, filtreyi dişlerdi.
Kir pas içinde vazgeçilmezdi, iyi balık işlerdi
Yalnızdı, geçmişten aklımda çok az şey kaldı,
“Gel sana bir hatun bulalım” dedik mi kızardı.
İskelenin kıdemli reisiydi, ondandı bunca nazı.
Yine de babacan ağır abiydi, elinde eski sazı.
O deryalara sığmayan Reis! Tabuta sığıverdi.
Oysa “Allah verdiği canı bile alamıyor” derlerdi,
Onları yine her zamanki gibi yalancı çıkardı.
Cenazede, sadece ben ve üç ayyaş ucube vardı
1997
Onca insan yalnız, bunca insan kiminle?
Yanlızlık sensizlik, oysa herkes benimle.
Bana yüreğini değil, yüreğimi bırak git.
Onda karar kılmış olman, kaybetmektir.
Çok zor kazanılanlar, kolay kaybedilirler.
Uzun yoldur, katedilen bunca mesafeler.
Kaybetmek tasam, kurtulmak sevincim
Vazgeçen den vazgeçilir, aptal sevdiciğim.
Geçmişi düşünüp, geleceğe gülüyorum.
Bahanesi çoksa, sevdası azdır biliyorum.
Ağlayışın aklımda, gülüşünü bile unuttum.
Gidince değil, bitince senden kurtuldum.
Hayal kırklığı, hayallere asla engel değil.
“Ar” dan arınılmaz, kirinden arınmayı bil.
“Ben değiştim” demekle, değişemezsin
Kaybolan masumiyetiyle, ruh ve bedensin
2017
Cenaze evine bak bir de düğün evine.
Merhuma bak, bir de damat ile geline
Şu gelin arabasına, bir de tabut tahtasına
Bir gelinliğe bak, bir de kefen urbasına
O düğün halayına, bir cenaze konvoyuna
Bu düğün salonuna, bir de o mezarlığa
Düğün ortamına, bir de cenaze doğasına.
Şu düğün havasına ve bir cenaze duasına
2018
Rabbini bilmeyen kişi, haddini bilmez
Haddini bilenler, başka putlar edinmez.
Kütlesine bakmadan, kitlesine kanma
Hafif adamlarla yol yürünmez, aldanma.
2020
Olmayan dua mı var, “âmin” denmesin?
“Âmin deme” diyen cahil, nasıl bilsin?
Duası kuluna hayırsa, Hak kabul eder.
O dua beşer için şerse, kabulü erteler
Hayır mı, şer midir, ehl-i dua bilmez.
“Dua ettim de, kabul olmadı” diyemez
Her duayı hayır sanma, bedduayı şer.
Hayırda şerri, şerde hayrı bilmez beşer.
Ses gönülden çıkarsa, gönle girer
Ağızdan çıkan her ses, kulakta biter.
İlk söze değil, son davranışa bakarım.
Bana gelince yaz, sana gelince bin az
Sonra mangalda kül bırakma, “adalet farz”
Huzur ve hüzün, her ikisi aynı yürekte
Biri serin esen yelde, diğeri kızgın kürekte
2018
Hayat rolünü ya sen seçer,
Veya “kadermiş” der atarsın
Ya da, seçtikleri rolü oynar.
Cehennemi burada tadarsın.
2018
Kafası az çalışanın, eli ve dili çok çalışır.
Şeytandan feyiz alır.
Her şeyi yapmaya, herkese söylemeye,
Mecbur olduğunu sanır.
2018
Lafta ölçüsüz olan, gaf da ölçülü olmaz.
Sandala binse de yüreksiz, küreksiz olmaz
Düşünce değil, düşününce ağlamalı insan.
En büyük hırsızdır, kendini kendinden çalan.
Gülünde, güleninde ağlatan bir dikeni vardır.
Değerinden çok değer verme, taşıyamaz dır
Güven verenler, söz vermek zorunda kalmaz
Aynada özünü görebilen, yüzüne de bakmaz.
Güzele nazar değer de, özele nazar değmez.
Yüreği kararanlar, ışıkta kara renk vermez.
İnsan önce gözden, sonra da sözden düşer
Çok konuşanı az dinlerler, hayır veya şer
Veda ederken vaat etme, ameline yazarlar
Ölünce de arkandan son kuyunu, kazarlar
2017
Yalan unutulur, ama endişesi zaman alır.
Dünümüz geçmişte, yarın gelecekte kalır.
Musibet, nasihatten, daha kalıcı öğüt verir.
İmkânsız sanılan şey, zamanla eline gelir.
İkinci bir şans verme, bu ikinci kazık olur.
Zalimin zulmü savaşla değil, barışla biter
Gelecek daha gelmeden gel, ömrün biter
Gönülden gönle yol vardır, sabır edersin
Gece karanlıksa, yıldızlar da parlak olur
Vakti verene vakit ayıranlar, huzuru bulur,
Uyunan gündüz, uyunmayan gece vardır.
Hayat ömür yettiği, zaman bittiği kadardır
Bedava peynir arayan fare, kapanda bulur.
Lafla yürüyen peynir gemisi, yanınca durur
Adamlıktan Ademliğe düşeriz, adım adım.
Konuşunca sönen değil, alim adam aradım
İşin yolunda gitmezse, yolundan etmesin.
Mazereti mazeret et, güçle cesaret versin.
Üretenin tüketme hakkı da var, şerefli ölür
Kimi yüreklere, kimileri toprağa gömülür.
2016
Uğur Musab Şahin
Kayıt Tarihi : 11.10.2018 20:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Rep şarkı sözü için yazılmıştır
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!