Yağmur öncesi vuku bulan yakıcı bir güneş altında yürüyordum.Sokaklarını çok iyi bilmediğim bu şehrin kalabalık bir caddesinde ilerlerken bir banka atm si önünde dilencileri görmeye alışık olduğumuz bir köşede kalem satan bir genç gördüm.Boylu poslu efendi duruşlu bu emekçiden alışveriş yapmak istedim.Hem de kalem hiç dayanamadığım bir ürün.Yaklaştım on beş tane kalem almak istiyorum dedim. Elindekiler sayıyı tamamlamayınca kolundan astığı çantadan bir tutam daha çıkardı.Baktım yeşil,sarı mavi kalemler var o renklilerden de istiyorum dedim.'Hangi renk' dedi genç, 'yeşil' dedim.Hepsini uzattı buradan seçip alın, dedi.Başımı kaldırıp yüzüne baktım,amma olduğunu geç de olsa anladım.Ellerim ve yüreğim titredi.Kahretsin görmeyen bir satıcıdan yeşil kalem isteyecek kadar kör olduğumu anladım.İkimiz de kötü olduk o göremediği, görmüyorum diyemediği ve müşteriye istediği ürünü veremediği için, ben ise görmediğini hatırlattığım,dikkatsizliğim ve gördüğüm için...
Seçip aldım kalemleri ücreti ile birlikte içimden geçen binlerce özürümü de yüreğimden yüreğine bıraktım.Titreyen sesimle teşekkür ettim.
Hanımefendi dedi, bir tane de benden hediye olsun lütfen kırmayın beni.Tamam hediyen başım üstüne.Sonra muzip bir ifadeyle hangi renk dedi mavi dedim.O sarı kalemi uzattı gülüştük.Canı yansaydı canımı kolaylıkla yakabilirdi, beni yanlış anlayabilir yada yanlış anlamak isteyebilirdi.İki kelimeyle ''kör müsün, kör olduğumu görmüyor musun,görmediğimi bile bile renkli kalem istedin''.Yada dünyanın düzeni bu; ben karanlığı yüklenmişim aydınlık sana kalmış, hangimizin yükü daha çok yada sen gördüğünü mü sanıyorsun deyip beni yerin dibine sokabilirdi.Küçük düşürebilecek bir sürü sebebi vardı ama o gönül gözüyle gördüğü için sesimin samimiyetini anlayıp beni rahatlatmaya çalıştı.Çünkü kabulün dergahında öyle naif oturmuştu ki hayranlık duymamak mümkün değildi.Hayatında sadece siyahı tanıyan bu insan bana rengarenk bir gün yaşattı ve hediyesi olan kalemle bu hatırayı yazdırdı.Yüreğin hep böyle aydınlık olsun.Teşekkürler koca yürekli adam...
NİMET ÖNER 20/06 2014
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,