Yeşil söze başlar:
Renklerin şahıyım. Hayatın, geleceğin ve ümidin rengiyim.
Çimenlerin, ağaçların, yaprakların ve cennetin dengiyim.
Altın, gümüş bir yana ziynetlerin efendisi zümrüt rengiyim.
Dağlara ve kırlara bir bakın isterseniz! Ben onlarda handeyim.
Mavi (Lacivert) araya girdi:
En önemliniz benim; göklere ve denizlere bakın!
Sadece yeryüzünü düşünmeyin, anlamaya bakın!
Bulutların mavi denizlerden çektiği suya bakın!
Gökyüzü huzur ve ferahlık verir inanmazsanız bakın!
Sarı atıldı hemen:
Ne kadar ciddisiniz, ben neşelendiririm dünyayı.
Ona ben taşırım; sıcaklığı, ışığı ve şuh kahkahayı.
Güneş sarı, yıldızlar sarı, düşünün âşıklar için ayı.
Ben olmasam ne sevinç ne neşe; yaşardınız tasayı.
Turuncu söze karıştı:
Ben sağlığı, kuvveti ve azameti temsil ederim.
Az bulunurum, insan ihtiyacına hizmet ederim.
Vitamin taşırım; havucu, portakalı düşünün derim.
Gün doğarken ve batarken en gözde renk benim.
Kırmızı dayanamayıp haykırdı:
Hepinizin kralı benim; hayat suyu olan kan rengiyim.
Tehlikenin, cesaretin rengiyim; dava için can veririm.
Aynı zamanda tutku ve aşk için de vazgeçilmezim.
Kırmızı karanfilin, hele hele kırmızı gülün rengiyim.
Eflatun ayağa fırladı hemen:
Erguvanların ve leylakların rengine bakın neye benzer?
İktidarın rengi benim; krallar sultanlar hep beni seçer.
Otoritenin ve bilgeliğin rengiyim, herkes gıpta eder.
İnsanlar beni hiç sorgulamadan sadece itaat ederler.
Uçuk mavi (Çivit rengi) söz aldı:
Hepsinden daha alçak sesliydi, kibardı ama kararlıydı.
Bana bakın! Ben sükûnetin rengiyim diye tavır takındı.
Beni zor fark edersiniz ama sizin renkleriniz de yapaydı.
Denge, dua ve iç huzur için tefekkür bana muhtaç kaldı.
Tam renklerin üstünlüklerini iddia ettikleri bir andı.
Ani bir flaş gibi şimşek göğün derinliklerinde parladı.
Bir gök gürültüsü yeri göğü inleterek ortaya atıldı.
Ardından yağmur başladı, dur durak bilmeden yağdı.
Korkudan büzüşen renkler birbirine doğru yaklaştı.
Gürültü içinde yağmur bütün renklere kızarak çattı:
“Biriniz diğerine hükmetmek için sürekli sataştı.
Yaratan sizi özel bir maksat için farklı yarattı:
Haydi! El ele verin bir araya gelin! ” deyince, hemen birleşirler.
O günden sonra ne zaman yağmur yağsa hepsi el ele verirler.
Barış içinde nasıl yaşanacağını dünyaya bir güzel gösterirler.
Gökkuşağı ve umut işareti olurlar, insanlara sevmeyi öğretirler.
İstanbul, 22.06.2006
Hasan Karahisar
Kayıt Tarihi : 24.6.2006 19:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
O günden sonra ne zaman yağmur yağsa hepsi el ele verirler.
Barış içinde nasıl yaşanacağını dünyaya bir güzel gösterirler.
gerçekten güzel bir şiir olmuş...
Gökkuşağı ve umut işareti olurlar, insanlara sevmeyi öğretirler.
tebrik ederim...yüreğine sağlık...şiirlerin kavgası teğil çoşkusu olmuş....emrah çetinkaya
yüreğine sağlık
TÜM YORUMLAR (5)