ana kucağında
sarı ıslak saçlarıyla
zalim bakış içinde
gün ağlatıyordu ellerine
sessizce
aklın almadığı
çürük tahta kokusu yangınlarıyla
ona
adama koşuyordu
nasıl kırılırdı elleri nasıl
terk edilmenin tadıyla
ah bebek
büyüdüğün bağlar
bizim değildi
ne de güldüğün yamaçlar
hovarda adamlar
hovarda kadınlar çaldılar
yaprak döktük oralarda
hazan dedin
eylül dedik
kendimizi kesip
yapraklara renk verdik
renk verdik
büyümezdik
kanımız doldu ayrılıklarda
yan cevirseler
gec kalan ilk yardımda
son kalırdık
son olurduk
solardık
bir kez tutamadım ellerini
o yüzden terk ettim şehri
kanı devrilesice bu bıçak
ağır ağır giriyor gövdemize
kanırtsa zalim
kanırtmasa intihar
bahsetmemiştik
küçükken
sen doğmamıştın
temiz dilimiz vardı
konuşsak karşı mahalleler
karşı evler susardı
dinlenirdik
ekşi sularda
sürülen ekmekte ayranda
meze olurduk gece vakti
senin için döndük sırtımızı
anlatmasak boğarız tasamızı
| dışa düştüm
dışına
elinin ulaşmadığı yana
dağ bana
ova sana |
aymazdı
sürüsü yokuşa sürülmüş efendiler
çıbanımızı
yaramızı çalarlar
aç koyarlardı çocuklarımızı
bu yüzdendir hep direndik
bu yüzden gülmedik
sana sakladık sıcak yanağımızı
yabancıya gitmesin diye
sana sakladık
çoşan küçük bağımızı
kucakladık
dilek taşlarını
eller çocuk
biz seni istedik
kavuşmadı duamız
bu yüzden kırmızı baharız
sonbahara acılar bakar
biz kıştan yanayız
gel
çığın düştüğü mevsimde
nefesimiz kesilsin senle
korkarım şimdi
namuslu ekmeğinde
hayınlık çıkarda
cinayetler bulaşır
bebelerin gülen yüzüne
git şimdi beri
kemirme gözlerimi
incitme
dışımıza vuran içimizi
dara cektin kendimizi
uzak dursun ölüm
akşam üstü
gün batarken ala gözümüze
acımaz çekeriz taburemizi
incitme
dışımıza vuran içimizi
[h]içleme...
18 09 2004
Zafer Zengin EtnikaKayıt Tarihi : 19.9.2004 21:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)