Gözlerin çöküyor karanlık günlerime
Bir güneş gibi parlak ve nurdan
Yüzünün esintisi esiyor yüreğime
Günaydın, günaydın, günaydın
Benim süslü cümlelerim vardı
Yalnız senin için süslediğim
İçimde umuttan bir dev yaşardı
Yalnız senin için beslediğim
Bir kuş tuttum sandım elimde
Birden uçtu uzaklara gitti
Bir yaş kaldı benim gözümde
Onda ki görseniz ne sevinçti
Birinin umudu diğerinin nasibiymiş
İçi boşaltılmış cümlelerin
Hükmü kalmıyor dillerde
Nefesi kesilmiş devlerin
Cesedi sürünüyor yerlerde
Korku, yalan, soğuk ve azap
Ben bazen terk ederim dünyayı
Geride izimi bırakmadan
Yükselirim zihnimde
Fikirlerle bütünlediğim atımı
Hayal gücü ile eğerlerim
Sonrasında sağrısı kanayıncaya dek
Ardıma bakmadan dönüp
Sana bir sır söylemektir
Hayalim gözlerinde ölüp
Gamzelerine gömülmektir
Dost dağları girdi aramıza
Sensiz geçen günlere
Bayram denir mi?
Bir ah çeksem dünlere
Acep geri gelir mi?
Açmış dağ başında
Müthiş
bir durağanlık var gecede
Ne bir ses duyar kulaklarım
Ne de bir siluet belirir pencerede
Birer birer varır üstüme yalnızlıklarım
Tatmayan aşkın azabından
Anlamaz aşığın asabından
Nereden bilsinler canım
Aşıkların asafından
Ağlayan bir gece yarısı
Yaylada şahlanır, atlar siyah
Günahkar taşlanır, taşlar siyah
Rüzgarda savrulur, saçlar siyah
Sultanlar bulunur, taçlar siyah
Siyahlar içinde hep siyah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!