Yeni ç’ağrılara merhemin var mı? Şifayı kapatan sözlerinden sonra meramlarıma ilaç olacak gözlerin nerde?
-Nerdesin kutupta buzlar üstünde düşerken düşlerimde saklı kalan , aklımda tünemiş yürek serçesi.
-Kekeme kalmış hasretlerin buzul ç’ağındayım.Sana şiirler yazdım buzun üstüne, yüzün üstüne, gelemeyişin sırtına.
-Söyleyemeyecek kadar tedirgin sözcüklerim vardı. Andersan Masallarının ve Kopenank’ın hatta Danimarka’nın sembolü “denizkızına “ sarıldım.
Denizkızı, çıplaktı, heykeli 150 milyon avro … Sarıldım.
Denizkızı:
-İlk kez sevdalı bir sarılış yaşıyorum.İlk kez yüreği yaralı biri
Yılların özlemiyle bana sarılıyor. Sevgin örttü üstümü. Bu altından yapılmış dünyaca ünlü heykelime ilk kez aşkını temsilen sarıldı.
-Yabancı gözlerle herkes sana baktı. Sarıldıkça gülüşmeler başladı. Sen aldırmadın, sarıkız ile yüreğimdeki aşk aynı dedin.
-Gönlümdeki yerin büyüdü,senin olmak istedim. Özlediğin kadının yerinde olmak isterdim. Bu kadar içtendi sevgin, gözlerin nemlendi.
-Etrafımdaki deniz donmuştu. Sevgilerin hariç her şey buzdandı.
Hasretin soğuklara özdeş aynalar seriyordu. Soğukların soğuklara kement attığı sıcak sevdalar kutbuna gelmiştin.
-Beni gördün içinde göremediğin, dokunamadığın, okuyamadığın, sarılamadığın, gözlerine bakamadığın aşina bir özlem aynası aradın; ama yoktu. Alıştırmalar yaptın can kırıklarını aynalara reklam yapan gidemeyen gidenin yürek yansıklarında.
-Sustun …Konuş dedim benimle. Denizkız’ı seni anlar.
Dedim ki:
Bu kırık dökük dahi neden aşkın formellerinde formülsüz kalakalışlar yaşıyor. İçimdeki peri neden hep sevda masalı gibi yürek yazgımda okunuyor.
-Neden el ele burada karşında değiliz. Neden Kopenak senin kadar sıcak değil.
-Seni görünce onca insanı aldırmadan sarıldım.Üstelik çıplak bir heykeldin, masumca, bütün kadınsal uzuvlarınca beni çektin içine.
-Dokundukça canlanmak istedin, bir uçak olup sevdiğimin yanına gidercesine kanatların açıldı.
Denizkızı:
-İstanbul’dan Danimarka’ya soğukların sevda şehrine
manidar özlemlerinle geldin. Gözlerin nemliydi. Yaran ile sevda
içsel cümlelerini sıraladı ruhumda. Gelip sarıldın, gözlerime baktın. Kendinden geçtin, etrafımdaki buzların üstüne yığıldın.
-Sustun.Japon turist kız,seni yerden kaldırdı. Teşekkür etmeden sarıldın.O gelmiş, yarin, özlediğin, uğruna bütün yüreğini serdiğin kadının geldi sandın.
-Japon kız: Öylece kaldı. Gözlerinde akan iki damlanın seyrine kaldı. Belki eliyle silmek istedi, sen engel oldun. Hava o kadar soğuktu ki iki damla yüzünde buz oldu. Gelip bana yeniden sarıldın arkadaşın fotoğrafını çekti.
-Hatta bir arkadaşın yeter artık bu sarıkız’a sarıldığın.Kızı hamile bırakıp döneceksin.
-İçtenliğini, sevda büyüklüğünü böyle ironik bir dille anlattı. Sen bana sarılmakla aşkına sarılmayı aynı bildin.Kıskandım, keşke böyle ölümsüz bir aşkım olsaydı.
-Şimdi bu altından yapılmış binlerce insanın ziyaret ettiği heykel güzeli sarıkız olmak mı? Uğruna uğur böceklerini seren senin sevdiğin kadın olmak mı daha manidar haydi şair İstanbul ‘da kollarını açmış sevdan var, sen bilmesen de hatta imkansız desen de var işte…
Denizkızının sözlerinden sonra kutuplara uzandım. Yürüdüm buzlar üstünde.
-Uçsuz bucaksız bir beyazlık ve soğukluğun bile çekemediğim bir soğukluk vardı. Buzlar üstünde yürüdüm,en ücralara taşımak istedim sevdamızı. İmkansızlık burada sızılarını yoluma serdi.
-Dünyanın sonuna doğru gidiyordum.Belki Kuzey Kutup’tasın.Belki masum ayı yavrularıyla oynuyorsun.Belki buzula dönen sevgilerin yerine nefretlerinin aysberglerini görürüm diye.
-Koşarak sana geldim, sen kutbun son noktasındasın sanki; ama ötesi suydu. Gelemedim.
-Dizlerime kadar battım. Herkes uzaktan oturduğumu düşündü, ekipten fotoğrafları çeken arkadaş, yanıma kadar geldiğinde battığım yerden çıkmıştım. Ölüme yakın demlerde bile aklıma sen geldin. Donmuş denizin altından bir yunus ayaklarımı kaldırdı.
-Arkadaşlar hemen koştular.Islanmıştım.Onlar gelene dek üstümdeki elbiseler buzlanmıştı. Kutuba yakın bir otele götürmüşler.Ayıldığımda, sıcak bir yataktaydım.
-Elbiselerimi çıkartmışlar.
Uyandım:
-Arkadaşlar.
-Sen divane misin? Nereye gidiyorsun öyle. Ecelinle kumar oynamak güzel mi?
Ben:
-Hayır, az öteye gitmeliydim. Yüreği buzul tutan sevdalım vardı. Buzullar bitti. Bu sefer buz parçalarına bastım, ama bir yerde battım, bir yunus balığı ayaklarımı kaldırdı, bir buza tutundum battığım yerden çıktım.
-Sonra orada onu gördüm, Yunus’umu yolladım. Bana gelmen için hala buzlar var aramızda. Ölümsüz bir aşkın öyküsüyüz.
-Benim için orada ölmeni istemezdim. Seni gördüm şairim.
Sen beni görmesen de sevdanın gösterisini izledim artist.
Artistliğin bitmemiş hep baş roldesin, hep yazıyorsun.
Denizkızına sarılmışsın.Kıskandım. Ben yerine sarıldığın her şeyi kıskanırım. Altından heykel olsa da dünyanın en pahalı bayan heykeli olsa da ben yerine sarılacağın tek şey sevdamızdır şair.
-Üç nokta koydum uçlara. Sonrasızlığın aşk sonlarında seni yaşamayı diledim.
-Esirgenmez bir halin cemalinde seni ekledim bir günlere. Sıcak olan sen miydi, ruhun muydu en uzakların gezisinde anlayamadım.
Son ünlem işaretini benden aktı. Ağlamaya gerek yok.
-Sensizliğin rem uykusunda rimellerin döküldü bağrıma.
Şimdi senli algının son simyacısıyım, seni arıyorum ceylan sevgilerin seyrinde.
Yeni mevsimlerimin üstüne geriliyor nemlerin.Nadaslarıma yansıyor damlalarının son hali.
-İşte hayat bana seni ali cenap bir sevda olarak iklimlerin son damlasına uğurladı.
Bu sırlı taşından, bu uğurlu aşkından yeni rüyalar sunan güzelliklerin kapısından tutku alemlerin kelamı oldum senin için.
Kayıt Tarihi : 19.2.2012 14:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!