Recep Çetintaş, 1960 yılında Kahramanmaraş'ın Afşin İlçesi Karagöz Köyü’nde dünyaya geldi. İlköğrenimini Karagözköyü İlkokulunda tamamladı. 1982 yılında Kahramanmaraş İmam-Hatip Lisesini, 1987 yılında Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesini bitirdi. Çeşitli İllerde İmam-Hatip Lisesi Meslek dersleri öğretmeni, Lise Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni ve idareci olarak görev yaptı.
Akademik çerçevede “Tefsirde Esbâb-ı Nüzûl Problemi” adlı teziyle Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Tefsir Anabilim dalında yüksek lisansını; ...
İbret nazarıyla ceddime bakıp
Kıtalar neslime yol olmalıdır
İslâm sancağını burçlara takıp
İklimlerde esen yel olmalıdır
Öyle bir nesil ki billûrdan parlak
Tohum ol toprakta, çatla ve yarıl
Kucak aç göklere kıyâma sarıl
Dönmezse meyveye çiçeğe darıl
Kahrından bıkmayan özler UTANSIN
Şafağına kement atıp âfâkın
Mevsimler soluyor artık sonbahar
Gönül bağ bozuyor bülbül sitemkâr
Ateşin cehennem bense günâhkâr
Dokundukça solan güllere döndüm
Aşkın teknesinde pişti toprağım
Çizgilerin nabzında, atışını sezerdim
Satır satır alnıma nakışını çizerdim
Siyâhına umuttan inci güher dizerek
Düşlerimi süslerdim rüyâlarda gezerek
Kimi gün mehtâbında, kimi gün karanlıkta
Çeke çeke bu sevdânın gamını
Yaslanıp soldurma gönül damını
Sök çıkar kalbinden zannı, gümanı
Yağmurdan yağıştan sor beni beni
Tepeden doruktan aşıp da burcu
Bir çınar misâli; dağda, bayırda
Tükettim özümü borda, çayırda
Düştüm bir tamuya yanarım hârda
Rüzgara karışan küller UTANSIN
Beslenirdim toprak ile damardan,
Kıvrım kıvrım, çile çile
Nakış nakış gergef ile
Çehreme işlense bile
‘ÜLKER’imin PEŞİNDEYİM
Ebed-müddet dehir gibi
Tüm karanlık çağları aydınlattı nurların!
Yer ile yeksan oldu sütunları Kisrâ’nın
Ateşi sönüverdi ateş perest küffârın
Sen gelince cihana ey Hazreti Muhammed
Yüzüstü yere düştü Kâbe’ye konan putlar
Kıyâmet mi kopuyor yâ Rab orta doğuda?
Bu kirli senaryoyu kimler döktü kâğıda?
Tasvir etmek imkânsız, sözcükler kifâyetsiz
Görülmemiş felâket, vahşet desem yetersiz
Düşlerimi anlattım duygusuz gecelere
Hislerimi boşaltıp şuursuz hecelere
Bir mıh gibi saplandı gecenin sessizliği
Parçalandı yüreğim solurken sensizliği
Dermanı sende gizli, bu onulmaz derdimin
Tek nesnesi sen oldun dualarda virdimin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!