mevsimi çöllenmiş saksılarında,
içimde acının,
kaktüsleri büyüyor...
matemlerde gibi,
siyahlara bürünmüş...
yüreğimin,
dağdan dağa, ılık ılık esen yel,
git, yarimin hatırını sorda gel...
ne yapar ne eder bensiz gurbette,
nasıl, mutlu mu, üzgünmü görde gel...
Çarkındayım kederin, beteri yok beterin..
Ettiklerinle öğün, bak, bu senin eserin..
Dolandım, başa döndüm, duygusuz taşa döndüm..
Bahardım, kışa döndüm, bak, bu senin eserin..
Tembelliğinden, sanki canı çıkacak...
Uzanmışta yatıyor, eşşeğin biri...
Acaba, ne zaman su gördü bedeni...
Çarşafına bulaşmış, döşeğin kiri...
Beyni laf almaz ki, söylede söyle...
O bildiğin okur, fıtratı böyle...
Semeri altından, olsun isterse...
Hiç bir şey fark etmez, eşşek eşşektir...
Gençlik dediğin, bir su misali..
Sellere akıp, gidiyor eyvah..
Doğruyu yalnışı, her ne varsa..
Yellere katıp, gidiyor eyvah..
hayat son bulacak,
can çıkacak bedenden...
soğuk bir taş gibi,
yığılıp kalacağım orta yerde...
kabre koyacaklar, ve sonra karışacağım,
toprağın en ince zerresine,
sabahın güneşi açılmış sanki,
saçların gül gibi altın sarısı...
kirpiklerin ok olmuş gerim gerim,
kaşların yay gibi, zeytin karası...
şiir gibi, nakış nakış duygulu,
ışıl ışıl bakışı var gözlerinin,
temiz ve berrak...
prıl prıl..
çağlayıp akan sular,
gökteki yıldızlar gibisin..
sen gönlümdeki bozkırların..
hüzünle bitince aşklar,
devasız kederler başlar..
uğruna döktüğüm yaşlar,
gözüne dizine dursun..
boşa gitti sevmelerim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!