Adı Recabarren'di O'nun.
Mazlum, şişman ve iri yarı,
düz alınlı ve berrak bakışlı,
muhteşem organyapısı sakladı
sayısız kum gibi
gücünün katmanlarını O'nun.
Sizler Amerikan bozkırında
(kollara ayrılmış ırmaklar, gözkamaştıran kar,
demir yüklü çatlaklar) bakın
Şili'nin parçalanmış
biyolojisine bir dal gibi
sürgün vermiş, bir kol gibi
parçalarının nereye dağılıp gittiğini
fırtına-deviniminin bildiği.
Metallerin ve güherçilenin
kassız alanlarında,
yeni kazanılmış bakırın
atletik debdebesinde
yaşar dünyanın sefil kiracıları,
bir kargaşada paketlenmiş iç içe,
hızla yırtılan bir anlaşmayla,
gözler önündeki paçavra giyimli çocuklarla,
dağılmış tuz-yüzeylerinin
çorak topraklarınca.
Şili'lidir O, yani dayanır sadece
işsizliğe ve ölüme.
Dayanıklıdır, dayanıklıdır Şili'li,
üstesinden gelir emeği
ya da gelir tuzun giyitiyle kuşanmış olarak.
Derken geldi kanatlı makaleleriyle
bu halkın lideri.
Seçti bırakılmış olanı, onuru kırılmış olanı,
kabul etti kanlı adaletsizlikleri
yamalı battaniyesini
aç çocukların üzerine örten,
ve dedi ki O'na:
'Birleştir sesini başka bir sesle.
Birleştir elini başka bir elle! '
Yola koyuldu güherçilenin
mutsuz yörelerine doğru, doldurdu bozkırı
babacan değeriyle,
ve görünmez gizlenme-yerlerinde O'nun
aradılar O'nu bütün madenişçileri.
Dayak yemiş her bir 'kabadayı' geldi,
her bir şikayet:
hayaletler gibi girdiler içeri
donuk, acılı seslerle
ve geri gittiler ellerinden O'nun
yeni bir değerle.
Bütün bozkır boyunca biliniyordu bu.
Ve dolaştı bütün memleketi,
halkın temelini attı, ayağa kaldırdı
parçalanmış yürekleri.
Yeniden yayınladı gazeteleri
ulaştı aşağılara kömürün
galerilerine, yükseldi bakıra,
ve halk ilk kez
baskı altındaki seslere
yer veren satırları öptü.
Çorak toprakları örgütledi O.
Kitap ve şarkı getirdi O
dehşetin duvarlarına,
şikayeti şikayete ekledi,
ve sesi olmayan, ağzı olmayan köle,
o sonsuz ızdırabın
bir adı oldu, Halk koydular adını,
Proletarya, Sendika,
itibarı ve saygınlığı oldu böylece.
Ve kavgada biçimlenen
bu dönüşen insanlar,
bu yürekli örgüt,
bu amansız deneme,
bu değişmez metal,
bu acıların birliği,
bu insanın kalesi,
bu yarına giden yol,
bu bitimsiz sıradağlar,
bu tohum yüklü ilkbahar,
bu böylesi ızdıraplardan doğmuş
silahı yoksulların,
memleketin en derininden doğmuş,
en katıdan, en çok baskıya uğramıştan doğmuş,
en yüksek ve sonsuzdan doğmuş
Parti adını aldı.Komünist Partisi.Buydu adı.
Büyüdü kavga. Akbabalar gibi
çöktü üzerimize altın sahibi efendiler.
İftira silahıydı onların.
'Bu Komünist Partisi
Peru'dan para alıyor,
Bolivya'dan, yabancılardan.'
Atıldılar matbaaların üzerine
savaştı onlara karşı damla damla
akan terle kavgada,
ve saldırdı onlara, ezdi geçti onları,
yaktı onları ve dağıttı
halkın matbaasını her bir yana rüzgârda.
Takibe aldılar Recabarren'i.
Yasakladılar yolculuk etmesini.
Ne ki topladı tohumlarını O
o ıssız yeraltı dehlizlerinde
ve rıhtım savunma oldu.
Kuzey Amerikalı
ve İngiliz işverenleri,
avukatlarına, senatörlerine,
vekillerine ve devlet başkanlarına
izin verdiğinde akmasına kanın kumda,
çevirdiler obamızı,
zincire vurdular ve öldürdüler
Şili'nin derin gücünü,
kudretli sarı bozkırın
patikaları boyunca bıraktılar
mezarhaçlarını kurşuna dizilmiş işçilerin ardından,
cesetlerden bir dağ
kumun oluklarında.
Bir gün İquique'de, sahilde,
çağırdılar okul ve ekmek
isteyen insanları.
Karar verdiler ölümlerine
bir alanda çevriliyken etrafları
o şaşırmış insanların.
Ateş ettiler
vızıldayan makinalı tüfeklerle,
planlanarak dizilmiş tüfeklerle
ateş ettiler
uyuyan işçilerin susmuş topluluğuna.
Aktı kan bir ırmak gibi
İquique'nin solgun kumunda,
ve hâlâ ordadır daha, dökülmüş kan,
ve yanar durur hâlâ onca yıla rağmen
değişmeyen bir taçyaprağı gibi.
Ne ki yaşadı direniş.
Işık düzenlendi Recabarren'in
elleriyle, kırmızı bayraklar
yürüdü madenlerden köylere,
kentlere geldi ve saban-oluklarına,
yuvarlandı gitti trenlerin tekerlekleriyle,
yetkinleştirdi kendini betonun temelinde,
zaptetti caddeleri, bulvarları, köy evlerini,
fabrikalar güçlükle soluk alıyor kendi tozlarının altında,
yaralar ilkbaharla geçti gitti:
her şey türkü söyledi ve savaştı utku için
şafağı atmakta olan zamanın birliğinde.
Bu denli çok şey oldu işte.
Bu denli kan kana karşı,
bu denli kavga dünyada.
Güzelim fethin saatları,
damla damla kazanılan utkular,
acı dolu caddeler, bozgun,
tüneller kadar kasvetli bölgeler,
fitnelikleriyle hayatı
handiyse öldürecek hainlikler,
nefretle silahlanmış, baskılar,
askerî olarak sona erdi.
Dünya batacak nerdeyse.
Ama devam ediyor kavga.
(I)
ELÇİ (1949)
Recabarren, bu takiple geçen
günlerde, ortasında korkunun,
bir haine karşı savaşan
sürgün edilmiş kardeşlerimin yanında,
ve memleket nefret giysileri içindeyken,
zorbalıkla yaralanmışken,
anımsıyorum o korkunç kavgayı
senin hapishanelerinde, ilk adımlarında
senin, başeğmez kuleye benzeyen
yalnızlığında senin,
ve anımsıyorum nasıl geldiğini bir adamın
ıssız bir tarladan ve aradığını seni, ve sonra bir başkasının,
toplamak için eşit dağıtılan ekmeğin hamurunu,
savunmak için
onurlu halkın birliğini.
(II)
ŞİLİ'NİN BABASI
Recaberren, oğlu Şili'nin,
Babası Şili'nin, babamız bizim,
toprak ve ıstıraplarla şekillenmiş
yapıtından ve çizginden
doğar gelecek
utku dolu günlerin gücü.
Anayurtsun sen, bozkır ve küçük bir kasaba,
kum, balçık, okul ve evsin sen,
yeniden ayağa kalkış, yumruk, hücum,
düzen, tören alayı, saldırı, buğday,
kavga ve büyüklük ve direnişsin sen.
Recabarren, çehrenin altında
anayurdu yaralardan ve felçten temizlemeye
and içiyoruz.
And içiyoruz ki, yükseltecek
çıplak çiçeğini özgürlük
bu gaspedilmiş topraklar üzerinde.
And içeriz ki senin yolunu izleyeceğiz
halkın zaferine kadar.
Pablo Neruda
('Los libertadores'den - 'Canto General'
'Evrensel Şarkı'dan)
Çeviren: İsmail Aksoy.
Kayıt Tarihi : 3.11.2005 02:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!