Sanal alem yalan alem/ mi?
Gerçekte..
Hatırlanmayı kim istemez ki.
Elbette kendimizi hatırlatmak zorunda kalmadan..
En acısıda bu sanırım, sizi hatırlayacak kimsenin kalmaması.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Çocuk yapmayıp bitli ite saklamışlar
Köpeği salıverip sevgiyi bağlamışlar
Renksiz, zevksiz bomboş hayatlarını
Üç günlük dünyada kime harcamışlar
Boşa geçen hayatlara gelsin.
Kutlarım azize
Yine çok güzel bir şiir kutlarım yüreğinize kaleminize sağlık saygı ve selamlar efendim esen kalın
Ve aleyküm selam ziyaretimiz ziyadesi ile memnun etti bizi..
Sevgi saygı bizden
Hem İMAN, bir kabr-i ekber suretinde nazar-ı gaflete
görünen gelecek zamanı, sevimli saadet saraylarında bir
ziyafet-i Rahmâniye meclisi suretinde biilmilyakîn gösterdi.
Hem İMAN, nazar-ı gaflete bir tabut vaziyetinde
görünen hazır zamanı ve o hazır günün tabutiyet
şeklini kırıp, o hazır gün uhrevî bir ticaretgâh dükkânı
ve şâşaalı bir misafirhane-i Rahmânî suretinde
bilmüşahede gösterdi.
Hem İMAN, nazar-ı gaflete ömür ağacının başında
cenaze şeklinde görünen tek meyvesi cenaze
olmadığını, belki ebedî bir hayata mazhar ve ebedî
bir saadete namzet olan ruhumun, eskimiş yuvasından,
yıldızlarda gezmek için çıktığını biilmilyakîn gösterdi.
Hem İMAN, kemiklerimle mebde-i hilkatimin toprağı,
ayak altında ehemmiyetsiz mahvolmuş kemikler
olmadığını, belki o toprak, rahmet kapısı ve Cennet
salonunun bir perdesi olduğunu sırr-ı imanla gösterdi.
Her şeyin bu kadar mükemmel var edilmesi
mükemmel bir SANATKAR'ın varlığını gözterdiğine
göre ilgisiz kalmanın pek faydası olmasa gerek.
O zaman TESADÜFLERE TESADÜF EDİLEMEZ
demek ki Yaratıcı yarattıkları cinsinden değil.
Bir var ama hep varmış,
Yokluk yok edilmiş var olmuş.
TEBRİKLER SAYIN ŞAİR
Yokluktan varlığa, varlıktan yokluğa eviren Rabbime Hamd olsun.
Saygı, selam ve dua ile hocam Nur olun
Evet..
Realite bu, maalesef......
"Hiçten hiç çıkmaz!"
Sanal da hiç, reel de hiç!
Biz, gerçeğiz.......
Düşünen şiir..
Tebrikler Emine Hanım..
Bana göre tek gerçek var o da 'ölüm'
Bir yolcunun yol üzerinde konaklaması gibi.. geçip gidiyoruz, ötelere göçüyoruz azar azar..
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta