nasıl desem...
ruhuma bir parantez açmıştı varlığın
acaba gibi birşeydi yani
ya da ben öyle anlamıştım
termosta bırakır gibi ısıyı
tutuklanmıştım......
nasıl desem...
soğuktu, çok soğuk
alkışlamaktan ellerim kabarmış
farkında olamadığımdan suçsuzmuşum
ses tellerim şikayetçi halinden
avaz avaz dünyayı satmışım
nasıl desem...
rengi gelse aklıma heryerinin
coşar içimde süslenmiş hallerin
bir nârâ, bir çığlık, bir sessizlik ki
uykularımda kupaları sıralamış
uyandığımda saçmalamışım
nasıl desem...
o düdük çaldı
küfrettiler bir ağızdan
susun ulan demek istedim önce
sonra kemer altı yaptığım kıyamadığımdan,
yâr gözlü çakmağımı atmışım
nasıl desem...
sarıya boyayıp muallâyı kırmızıyı giymişim
sonra uzanır gibi gerdanına, aşk bağını yakmışım
başım dönmüş, sendelemiş, düşmüşüm
dediler ki
ben sana ayaklanmışım
nasıl desem...
re re re...
ra ra ra...
Kayıt Tarihi : 27.12.2005 21:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir yeteneği bambaşka .Zorlanmadan yazıyorsun...Teşekkürler
Ama şiirine ne söylense az gelir...Bir takım için yazılan bu şiir, futbol seviyesinden çok yüksekte... Bu şiire ancak 'Harika' denir... Sevgiyle Cim Ali'm...
:)
Gelelim, bizim ciddi bölüme:)
Senin bu şiiri okuyunca 'Beşiktaşlı Mehdi' isimli bir öyküsünü okumuştum Göksel Duyum'un, aklıma o öykü geldi.
Bir şeyi gerçek aşkla sevmekten bahsediyordu. Takımı peşinde koşarken bir takım yanlış anlamalarla siyasi koğuşta buluvermişti kendini Mehdi 12 eylül döneminde. Ve bir takımı sevmekten bahsederken pek çok şeyi özde veren bir öyküydü, Mehdi''yi hapiste tanımış bir arkadaşının ağzından yazılmış bu öykü.Hem de bir takımı sevmek diğer takımlara da saygı duymakla başlar diye düşüneceğini bilmekliğimden kaynaklı.. ( ki biraz önce de söylediğim gibi öykü bir takımdan hareketle bir şeyi gerçekten sevme düşüncesini anlatıyordu, her ne kadar Beşiktaşlılar 'bak ya biz işte böyle takımız ' diyerek öyküyü kendilerine yontsalar da:))))
İzninle, şimdi oradan bir alıntı yapmak istiyorum şiirine kardeş olsun diye:
'Koğuş sorumlusu sordu ' Mehdi, teoride yenilmek kişi benliğinde ideolojiyi zedelermi?' . Ben yer yarılsa da içine girsem diye düşünürken Mehdi gırtlağını temizledi, konuşmaya başladı, kulaklarımı tıkadım.
' Bir harekete taraf olmak, eğer ona aşk ile bağlanmamışsan sana kaçacak çok fırsat bırakır. Insanın kendi dünyası bencillik üzerine kuruludur. Benlik, bencillikten türemiştir. Teori diye tanımlanan hareket, insanın bencilliğini beslemezse kaybolur gider. Işte insanoğlu harekete saygısını yitirmemek için aşkı doğurmuştur, beyninde aşk olmazsa benlik ya da bencillik, teoriyi zorunluluk haline getirir. Teoride yenik düşmek, eğer teorinin insana salgıladığı aşk yoksa yenilmektir. Ben sevdalarıma hiç yenilmedim'
Sevgili Ali, sevgilerimle
aynur özbek uluç
TÜM YORUMLAR (13)