Raymond Clevie Carver, Amerikalı şair, kısa öykü yazarı. Liseyi bitirdikten sonra bıçkıhanede ve balıkçı olarak babasıyla çalıştı. 19 yaşındayken evlendi ve 2 çocuğu oldu. Geçimini kapıcılık, biçki işçiliği, dağıtıcı ve kütüphanede çalışarak idame ettirdi. Eşi de benzer işlerde çalıştı. Göçtüğü Kaliforniya’da romancı John Gardner’ın yaratıcı yazarlık kurslarına devam etti ve Gardner’dan etkilendi. Carver, 2 ayrı üniversiteye devam ederek edebiyat fakültesinden mezun oldu. Carver ve eşinin hayatı artık değişmişti. Carver editörlük yapıp edebiyat dergisi çıkarırken, eşi Maryann da İngilizce öğretmenliği yaptı. 1960 yılından itibaren kitapları çıkmaya başladı. En iyi Amerikan kısa öykü yazarı kabul edildi. Yazma çalışmaları devam ederken ağır içici oldu ve yazmayı bıraktı. Üniversitede verdiği dersler bile içiciliğinin arkasında kaldı. Alkol tedavisi görmesine rağmen üç kez hastaneye kaldırıldı. 1977 yılından itibaren “anonim alkolikler” yardımıyla içmeyi bıraktı. Güven gelmesiyle iyimser şiirler üretti. Carver 1977’de şair Tess Gallagher ile bir yazarlar toplantısında karşılaştı. 9 yıl arkadaş ve evli olarak kaldılar. Yakalandığı ciğer kanserinden 50 yaşındayken vefat etti.
Eserleri
Near Klamath (1968)
Winter Insomnia (1970)
At Night The Salmon Move (1976)
Fires (1983)
Where Water Comes Together With Other Water (1985)
Ultramarine (1986)
A New Path To The Waterfall (1989)
Gravy
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!