Ray Kırığı Şiiri - Önder Deniz Çavuşlar

Önder Deniz Çavuşlar
6

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Ray Kırığı

efsaneye göre
"tanrı lanetlediği günahkar ruhları, acı çeksinler diye dünyaya gönderirmiş."

bunu şimdi ben uydurdum
ne böyle bir efsane var, ne duydum, ne de tanrıyı işittim son günlerde..

üstelik tanrısız denizin ortasında, yağlı ilmeğin ucundayım.
kafamda dilsiz bir yahudi şarkısı

kalbim,
istasyonunu kaçırmış saatin bileklerini öptüğü
bir ray kırığı..

benim hikayemi kimse duymaz.

sessiz notalarla vuruyorum dibine acının.
bilseler küçük hesapların içine aldıklarını beni,
borçlu çıkardıklarını, nasıl infilak ettiğimi,
şehre dolunay olarak yağdığımı..

bu hikayeden kimse sağ çıkamayacak.

çünkü;
yolları akıttılar onlar
yüzüme asfalt dökerek
çünkü;
geriye bir tek intikam kaldı
yeminler hayaller tüketildi,
başka bir tenin konforunda

o gün
kırık sazın teline bağladılar ahıra bağlar gibi, domuzların ülkesinde.
mevsimler gözyaşlarımın üzerinden geçti
annemin üzerine gömdüler
beş yıl dolmadan

işsiz aç sefil bıraktılar 18 lira parayla dımdızlak
şarap kokan nefesimi otobüsten aşağı attılar

yalnızlıktan telef olmamı sağlayan kalabalığa tükürdüm
fındık topladım hiç gitmediğim karadenizin var olmayan köyüne
yanımda bir üniversite öğrencisi vardı, susuştuk
çiçeklerin pimi çekilmişti.

bastığım mayının tadına benziyordu
kiremitlerden kalp krizi sızdıran mesaisi dolmuş intihar

üşüyordum,
bütün
kapıları örttüklerinde ciğerime

15 yaşında idam ettim çocukluğumu

oysa gecenin piçinde, otelin üçünde
dolgun kalçalı kızın yüzü koyun uyumasını seyretmiştim henüz ve dördüncü bira sırasını bekliyordu.

beni alnımın orta yerinden terk ettiler.
şakağıma çizikler atarak,
hayat kırıklığı topladım ceplerime kentin herhangi bir sokağının terli yorganlarında

sabah içince alkolik
akşam içince demleniyor
gece bardaysam
ortam çocuğuydum

kör düğümden geldim,
geline takılan göz yaşıydım

sisli galata rıhtımında
iki oda bir salonlu bankta
çöktü dünya üzerime
güzel sırtı olan kadınlara aşık oldum

ve
beni
omuzlarından
aşağı
yuvarladılar

kendimi bildim bileli pi sayısıydım, integraldim.
benim sana yaşama ihtimalim

yılbaşında bir fahişeye çıkması muhtemel büyük ikramiyenin
sermayesi olmaktı

bir dakikadan geriye saydım tophanede
nargile
öldürüyordum

el yazımla not bıraktım, garsona
beni yalnızlığa göm.

içimden ettiğim duaları değiş tokuş edebilirim sana
sen

vurduğunda cesedimi
yakışıklı bir cenazeye çağırılmak için

anlam aradım
yüzyıldır seni

manasızca
çanakkaleye doğru sürdüm alınyazımı,
otel odalarında öldürüp durdum hayalini

soğukta denize atlamam
seyircilerin tek isteğiydi benden
çevremdeki herkes hayatıma her zaman
seyirciydi,

kapalı gişe bıçaklar bileyliyorlardı
güvertede nöbetçi yağmurlar vardı
ve nisan değildi
tek kurşunla vurulan düz ovaların özgürlüğündeki taylar gibi

ben kırık bacaklarımla
senin yoluna ne kadar hızlı koşabilirdim?

sana gitme demeliydim.
cebimde unutulmuşluk

soğuktan donan rüzgarın
katedralde kıldığı namazdan sevabı kalmıştı
almanyadan mektup gelmiyordu dahası

ve dublin'den bildiriyordu tanrı acı haber bültenini

hiçtim
piçtim
dinimi değiştirip

Allaha tapmaya başladım

ihtimali noele yaklaşan hiç bir kesiği
çam ağacına dikmedim

delirme arifesindeki gönderilmemiş mektupların,
atıldığı çöpe yolladılar beni

oysa sustum
oysa sustum

polis kelepçeyi geçirdiğinde dudaklarıma
konuşma diye copladıklarında

en uzun cümleleri sakladığım hançeri içer misin dedim

terk ettin

beni unutacağını biliyordum o gün
yanındayken farkına vardığım
ilk gün

dilim kırılgan masallara sürgün
arsız limanların
büyük memeli kadınların

tarlabaşındaki çürümüş ziyanların,
liberte'de çektiğim dumanın diliydi

sen müsait yerde inerken,
ben uçurum kıyısının para üstüydüm

salyangozları bilir misin?
ben çocukken kabuklarını kırar
arı kovanlarına
saklardım

ilk baktığım hayvan fildi
kıyamet günü seni
taksim parkında bekleyeceğimi duyunca vazgeçtin
çocuk doğurmaya

ben bileklerimden doğarken
yeni tanımıştı adanada bakırcılar
çaresizliğin bir kanyağın içine kapatıldığını

uçaktan tek isteğimdi
düş!

düş;
senin rüyalarıma uğrama süresinin,
bedenime saplanan yankısıydı sadece

duvarlarla konuştum, yolda kendiyle konuşan insanları gördükçe

oysa konuşmak iyi gelmiyordu eylülün altısında
tebeşirle yere çizilen cesetsen eğer

hatırladıklarım
seni hatırlamadığım
gün aklımdan hatıralara
doğru

hayır hayır
sanrı, ibadet, aşk,

büyükadada mum yaktığımız kiliseyi anımsadın mı
Anımsadığın onca yokluğun
içine al beni artık

İsmimi say, kopar.

adım
sükünetle işlediğin cinayetin ipuçları

adım...
içimde gemileri yaktığın gün batan,

deniz.

Önder Deniz Çavuşlar
Kayıt Tarihi : 15.2.2013 01:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Önder Deniz Çavuşlar