Rasim Özdenören Usta ( Hikâyeci- Romancı ...

Durdu Şahin
994

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Rasim Özdenören Usta ( Hikâyeci- Romancı-deneme Yazarı)

Rasim Özdenören, 20 Mayıs 1940 Kahramanmaraş doğumludur. İlk ve orta öğreniminden sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünden mezuniyeti vardır. Devlet Planlama Teşkilatı deyince sanatkârların çoğu onu hatırlar. Çeşitli gazete ve dergilerde yüzlerce yazısı okurlara ulaştı. Kendisiyle birçok röportajlar gerçekleştirildi. Hakkında onlarca yazı yazıldı, araştırma yayınlandı. Ansiklopedilerde detaylı bilgilerle tanıtıldı.

Birçok öykü, roman ve deneme yazarının üstadı, üstadım; romancıdır, fikir adamıdır, gazeteci ve yazardır, araştırmacıdır lâkin daha ziyade yazdığı birbirinden kaliteli öyküleri, denemeleri, öykü ve deneme türündeki eserleriyle tanınmış, her daim hak eylediği ilgi ve saygıyı görmüştür.

Usta Bir Öykü Yazarıdır

Yazar Abdullah Harmancı’nın da isabetlice belirttiği gibi, öykü yazarlığı, konunun meraklısı kalem erbabı tarafından gıptayla izlenmiş, öykü yazarken insanın yeryüzündeki konumunu kavraması ve okurların estetik bir tatmine ulaşmasını lâyıkıyla önemsemiştir. Yazdığı öykülerde tasavvuftan bir hayli faydalanmış ve tasavvufi özü bir genel çerçeve şeklinde başarıyla işlemiş, daha ilk öykülerinden itibaren yerli bakışın gereğini bütün özellik ve kalitesiyle değerlendirmeye çalışmıştır.

Araştırmacı-Yazar İhsan Işık ustanın tabiriyle, insanımızın kendine ve çevreye yabancılaşması, Rasim Özdenören öykülerinin vazgeçilmez konularındandır. Yabancılaşma karşısında öz değerlerimizi sahiplenmesi hakiki mânada önemlidir.

İlk okunuşta künhüne erilemeyen lâkin okundukça daha çok farkına varılan, anlaşılan ve hayranlık duyularak beğenilen, kısalığına rağmen emek mahsulü, dil işçiliğinde titiz öyküleriyle tanınmış, bu işin ehli usta bir öykü yazarıdır Rasim Özdenören.

Deneme Yazarlığında Çok Önemli Bir İsimdir

“Yazdıkları okunur, anlaşılır, konuştuklarını muhatapları ilgiyle dinler. Yerlidir, millîdir, derinliklidir, sadece fikirleriyle değil yaşantısı ile de ilgi odağıdır” diyebileceğimiz ust, Yazar Gül Ahmet Özdemir’in deyimiyle, denemeleri, her şeyden önce düşündüklerimizi okurlara ulaştırmaya uygun metinler şeklinde gören, düşünür kimliğinin de katkısıyla kendine özgü üslup ve düşünme biçimiyle önemli ve yıllardır okunan deneme yazıları yazan, “Deneme türünde yazılan eserler tamamen fikir sahasına aittir.” diyen, günübirlik siyasi meseleler üzerine yazılanları deneme kabul eylemeyen ve denemeyi daha ziyade uzun vadeli fikrî çalışmalar olarak gören, usta bir denemeci, kaliteli bir düşünürdür.

Deneme yazılarıyla belirli ve önemli konularla meraklılarına ulaşmış, denemeler vasıtasıyla bir olguyu farklı yön ve açılardan değerlendirip okurların dikkatini bir konuya yöneltmeyi başarmış, genellikle kısa denemeler yazıp kelime kalabalığından sakınmış, meseleyi bazı örnek ve hatıralarla okurun gözünde somutlaştırmış, bazen çeşitli kitap, dergi ve yazarlardan faydalanarak görüşlerini desteklemiş, faydalandığı dergi, gazete veya yazarları dipnot şeklinde göstererek yazdıklarına ciddiyet kazandırmayı bilmiştir. Araştırmacı-Yazar İhsan Işık ustanın da dediği gibi, denemelerindeki özgün tespitleri ve kendine özgü üslubuyla haklı bir üne kavuşmuştur.

Müslümanca Düşünme Üzerine Denemeler, Müslümanca Yaşamak, Yeniden İnanmak isimli deneme türündeki eserlerinde Müslümanca düşünme biçiminin temellerini zevkle ve şevkle okunabilir özellikleriyle ilgi ve alakamıza sunmuş. İslâm’a uygun bir yaşantının Müslümanca bir düşünme biçimiyle gerçekleşebileceğini özellikle ve önemle belirtmiş, doğru düşünmenin, doğru kavramlarla mümkün olabileceğini söylemiş, adeta “Ödünç kavramlarla yerli düşünebilmek mümkün değildir.” demiştir.

Yazılarıyla insanlığı yüceltmeyi düşünmüş, birçok konuda bir defa okunup bir tarafa bırakılmayacak deneme yazıları yazmış ve böylelikle de deneme yazarlığı ile edebiyatımızın çok önemli isimlerinden birisi kimliğine ulaşmış saygıdeğer usta; İslam dinini de çok iyi bilir, naif, samimi ve etkileyici bir biçimde dillendirir. Sanatın diliyle dinin dilini anlayacağımız bir şekilde değerlendirmeyi başarmıştır. Sadece kendisi gibi düşünenlerce değil, kendisi gibi düşünmeyenler tarafından da okunmuş, izlenmiştir.

Yolunu İzler, Yönteminden Şaşmaz

Beyefendi adamdır, sessiz ve sakin yapısı konuşmalarında ve yazılarında çok seslidir, yüreklidir. Yüzüne dikkatli bakanlar ondaki derinliği ve davasına adanmışlığı görür. Kararlıdır, istikrarlıdır, günübirlik düşünmez. Hadiselerin görünmeyen kısımlarını sıcak, etkili kelimelerle, kendine özgü cümlelerle anlatır, aydınlatır. Yolunu izler, yönteminden şaşmaz.

Dostlarının da düşmanlarının da takdirlerini kazanan bu prensipli ve prestij sahibi iman, gönül ve fikir adamı, yazılarında bir hayli konuya değinmiş ve değindiği konuları lâyıkıyla izah eylemiştir.

Samimi, İnanmış Bir Müslüman

O; elbette ki samimi, inanmış bir Müslüman, usta bir sanat, edebiyat adamıdır. Hikâyeleri, denemeleri, araştırmaları ne kadar derinlikliyse, İslamî anlayışı da o kadar berraktır. Sanatıyla İslam’ı ve İslamî konuları anlaşılır bir şekilde tanıtmış, İslamî düşünüşüyle de sanatını belirginleştirmiş, sanatını İslam’ın, insanımızın ve insanlığın hizmetine sunmuştur.

Sanat konusunda, Batı’ya öykünmeye karşıdır. Sanatın her şeyden daha çok millî bir öze sahip bulunduğunu söyler mütemadiyen. Eğitimde ve sanatta Batı taklitçiliğinin bizi kendimizden, kendi yerli ve milli değerlerimizden uzaklaştırdığını haykırır her muhitte.

Dili Ustaca Dillendirmesini Bilmiştir

Vaktiyle Remzi Matur merhumun da isabetlice dillendirdiği gibi, “Yazarın eserlerine dil ve teknik bakımından zengin, akıcı ve canlı bir üslup hâkimdir.” Sanatın dilini her usta gibi o da hakkıyla önemli bilir. “İnsanlar arasındaki iletişim esas itibariyle dil ile kurulur.” der ve dile hâkimiyetin sanat eserindeki önemini dillendirir. “Her dilin kendine has bir iç mantığı vardır.” ve ona göre bu mantığı kavramak çok önemlidir.

“Bu mantığı kavrayan her sanatçı kendi çağının türküsünü söyleyecektir ister istemez. Elbet yüklendiği sorumluluğun farkındaysa. Değilse, eskiden söylenmiş türküleri yinelemekten başka bir şey gerçekleştiremeyecektir.”

Değerli fikir adamına göre edebiyatın kuvveti, dediklerini aksiyom halinde sunmasındadır.

“Güdümlü edebiyatta, yapaylık, iğretilik hemen sırıtır.”

Edebiyat eserinin kuvvet ve tesiri, fikirleri, kendi hayatiyetleri ile bize telkin eylemesindedir.

Hakiki mânada edebiyat, hakiki mânada edebî eser, fikirleri yaşatır, o fikirleri şuurumuzun bir parçası şeklinde korur.

Edebiyat eserinin yerliliği kendi kültürel çevresine ait unsurlarıyla, evrenselliği, insanoğlundaki ortak hislerin, tavırların, davranışların dillendirilmesiyle mümkündür.

Eserlerini İslâmî Duyarlılıkla Yazmıştır

Üstadın anlayışına göre, “İslamî edebiyat, konusu ne olursa olsun, yazarın İslamî bilincini yansıtan, konusuna İslamî optikle yaklaşan ürünlerdir.”

"İslamî motiflerin bir eserde malzeme olarak kullanılmasının, o eserin İslamî sayılabilmesi için yeterli olmayacağını gösteren tipik örneklerden biridir İlahi Komedya.” diyen usta yazar üstadım, "Sanat milli bir öze sahiptir. Bu özden yoksun olan beşeri olamaz, yani evrenselliğe yükselemez. Hayatının özsuyunu milli kökten almayan roman kişisi, içi saman dolu mankenler gibidir. Romancının isteğince hareket eden kukla¬lardır" diyerek konuyu anlayacağımız bir biçimde ilgi ve istifademize sunan, edebiyat, sanat ve dil konusundaki kıymetli görüşleriyle tanıdığımız Rasim Özdenören, eserlerinde, İslam ve Müslümanlar konusundaki kıymetli görüşlerini de bizlerle paylaşıyor. İslam, Müslüman, Müslümanların günümüzdeki meseleleri üzerinde açıklayıcı ve aydınlatıcı bilgiler sıralıyor.

İslam’ı Anlamak Onun Kavramlarını Anlamaktır

Batı kültür sistemlerinin yapısını ve bu sistemlerin insan ve toplumun mutluluğunu sağlamaktan yoksun özelliklerini kitaplarında detaylı bir şekilde dillendiren değerli düşünüre göre, İslam’ı anlamak onun kavramlarını anlamaktır. İslamî kavramları bilmeyenlerin İslam’ı hakkıyla bilmeleri mümkün değildir. O’na göre batılı kavramlara yerli kıyafetler giydirmek son derece sakıncalıdır ve Tanzimat’tan itibaren aydınlarda en çok gördüğümüz hatadır, bu durum.

Batılılaşmış aydının yanılgısı, batılı kavramlarla İslam’ı anlayacağını zannetmek yanılgısıdır çoğu zaman. Böylece ne Batı’yı ne de İslam’ı anlayamamışlardır. Felsefenin kavramlarıyla, birtakım “izm”lerin ölçüleriyle, İslam’ı anlama çalışmaları da böyledir ve o tür çabaların düşünen insanlara herhangi bir faydası dokunmamış, bu insanlar sadece kıymetli zamanlarını israf eylemişlerdir.

İslam’ı Felsefe ve Hümanizm İle Tanımak, Tanımlamak Abesle İştigaldir

Üstada göre, kendisini vahiy’le tanımlayan İslam’ı felsefe ile, batılıların “Vahiy’e karşı insan aklının meydan okuması” şeklinde algıladığı Hümanizm ile tanımak ya da tanımlamak abesle iştigaldir.

İslam’ın ve Müslüman’ın kendine özgü anlayışı vardır. Ne bir dine benzemeye çalışır, ne de başka bir dinin mensubuna… İslam, nasıl sadece kendisine benziyorsa, Müslüman da sadece Müslüman’a benzer. Müslüman’ın duyuş, düşünüş, konuşuş, dinleyiş ve anlayış farklılığı onun Müslümanlığının belirtileridir.

Rasim Özdenören ustaya göre din, “Ne mücerret bir manevi tatmin vasıtasıdır, ne de insanların fıtratında mevcut bir haldir.” Din derken kastımız elbette İslam dinidir ve İslam dini, başlı başına bir disiplindir, sistemdir, vahiy kaynaklıdır ve şüphesiz doğrudur.

İslam hakkındaki bazı düşünme biçimlerindeki tutarsızlığın temel kaynağı, İslam’ı, İslam dışı anlayışla kavramaya çalışmak, onu onun kavramlarıyla anlamaya çalışmamaktır. “İslam’ı kendi mantığının dışındaki bir mantıkla kavramanın imkân ve ihtimali yoktur.”

Özdenören ustanın tespitiyle, Müslüman’ın İslam’a bağlılığı Allah’a kulluğunun gereğidir ve Allah’a kulluk ancak ve ancak bu yolla gerçekleştirilebilir. İslam dışı yollara sapanlar Allah’a kul değil, kula kuldurlar ve bunun binlerce örneğini İslam dışı toplumlarda görmek mümkündür.

Netice

Ruhun Malzemeleri isimli eseriyle 1986 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından Yılın Denemecisi seçilen, 2009 yılında TBMM tarafından Üstün Hizmet ödülüne layık görülen, 2015 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüyle ödüllendirilen, aynı yıl kendisine Necip Fazıl Saygı Ödülü sunulan, yine 2015 yılında “Hece” dergisinin genel yayın yönetmenliğini üstlenen, Yeni Devir ve Yeni Şafak gazetelerinde köşe yazarlığını başarıyla deruhte eyleyen, Öykü ve denemelerini haftalık Yeni İstiklâl gazetesi ile Soyut, Diriliş, Hamle, Dost, Hisar, Edebiyat ve Mavera dergilerinde okurlarına ulaştıran. Halen Ankara’da ikamet eyleyen Rasim Özdenören usta; sözünün ehlidir.

Sanatı, edebiyatı, İslam’ı, gazeteciliği, yazarlığı, öykü ve romanı, deneme türünü ve dillendirdiği diğer konuları hakkıyla bilen, bu konulardaki bildiklerini sanatın, edebiyatın ve İslam’ın kurallarına göre sunmayı başaran, yazdıklarıyla, konuştuklarıyla okuyucularını, dinleyicilerini bilgilendiren, etkileyen, onları daha aydınlık iklimlere ulaştıran, yazdıkları ile yaşadıkları birbirini besleyen, doğru bildiği çizgiyi bütün samimiyetiyle izleyen bir düşünür, sanatkâr ve edebiyatçıdır.

Derinlikli düşünen, edebî bir üslupla yazan, konuşan mühim bir ustadır.

Hakiki mânada bir iman, fikir ve gönül adamıdır.

Saygılar, ustaya…

Faydalandığım kaynaklar:

(Abdullah Harmancı, Rasim Özdenören’in Öykü Anlayışı, )

(Gül Ahmet Özdemir, Rasim Özdenören’in Denemeleri ve Denemeciliği. )

Rasim Özdenören, Ruhun Malzemeleri, Risale Yayınlan, İstanbul 1986

Rasim Özdenören, Müslüman'ca Düşünme Üzerine Denemeler, Yeni Şafak Yayınlan, İstanbul, 1995.

İhsan Işık, Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi. Cilt:7, Sayfa: 2857-2862, Elvan Yayınları, 1. Baskı, Ankara 2006


Celil Kahveci, A. Gaffar Taşkın, Rasim Özdenören. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü.

Durdu Şahin
Kayıt Tarihi : 15.10.2021 14:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Durdu Şahin