Rararam Rararam Rararam ra rararam…

Rararam Rararam Rararam ra rararam…

Karanın bittiği ince bir kıyı şeridinin önündeyim
Uçsuz bucaksız önümde serilmiş serin sularıyla
Ayaklarımın değmediği, gözlerinin içindeyim
Tarifsiz coşkunluğuyla, kaybolmaktasın uzaklarda sen.
Kara bulutlarla karalanmış gökyüzü, bir hüzünlü
Dalga dalga akmakta dalgasız zamanın dümeninde
Sen varsın limanlarında ömrümün,
Ellerinde karaltıları çizilmiş tebessümün
Kahkahaların var etrafımda kederli her günün
Sensiz sessizlik korkusu serilmiş önüme
Ayaklarımın altında ip ince bir hayat zarı
Kum tanelerine tutunuyorum kum saatinin en kıvrımlarında
Akmaktayım sensiz sessizliğin koynundan
Karışmışlığı her şeyiyle varlığımın önümde eğilmiş
Tufanı toz zerrelerinin kirpiklerinden
Kahvesini yerle bir etmiş gözlerinin
Kapkaranlığı sönük gecenin sensizlikle tangosu
Rararam Rararam Rararam ra rararam…
Ayaklarım kaymakta sonsuzluğuna kurak bir sahranın
Ellerimde sen, sokuluyorum koynuna sıcaklığın
Kum fırtınaları kopuyor ardından
Kırmızı şalının arkasından titriyor dudaklarım
Kaçıyor ellerimden, kaçırıyorum ritmini ayaklarının
Gölgenin ardında gözlerim soluyor seni
Çölün Kahverengiliği açıyor hayalini önüme
Uçsuz bucaksız çölün ortasında
Çökmüş dizlerimin üstüne seraplar peşindeyim
Damla damla senin izindeyim
Yeşil eteğinin en yeşilinde yeşermekteyim
Rararam Rararam Rararam ra rararam…
Önümde bir sis dalgası, peşinde melodilerim
Uzanmaktayım kadimliğine gizemin
İnce ince ağaçların bellerindeyim sevgilim
Dokunuşlarımı hissetmelisin, titreyişinde yaprakların
Soluğunu taşıyan rüzgârın ayaklarında dolaşmasına kanmalısın
Ellerimin üstünde çiçekler
Ürpertisindeyim soğuk zamanın
En tenhasında en kalabalığı küçük ormanımızın
Etrafımızda ellerini çırpmakta umursamazca
Neşenizin hayalini yaşıyor en sakinleri
Unutulmuş mekânların üzerinde dans eden parmaklar
Ayaklarınız kaymakta usulca
Ben peşindeyim gözlerinizden damlayan melodilerin.
Rararam Rararam Rararam ra rararam…