Utanmaktan utanan bir nesil geldi dünyaya,
Nerede kaldı edep? Nerde kaldı hayâ?
Süt çürüdü, bal koktu, bozuldu maya,
Müzeye kaldırıldı, tarihimizin vesikası edep ve hayâ.
şimdi filistinde olaydım,
onsekiz yaşında bir delikanlı,
her tarafım yaralı,
gözyaşlarım mazlumca,
ve tüm vücudum kanlı.
Karanlık gecemin yıldızı, hilali,
Helal, haram çizgimin tek ihlali,
Ruhumun en iyi en kötü hali,
Sensiz yapamıyorum, dönde gel gayrı.
Suçum, cezam, yargısız infazım,
yağmur sinelere düşen bir rahmet,
yağmur sancılarımı dindiren merhamet,
yağmur uçsuz günahlarıma kefaret,
yağmur gözlerimden yağınca mağfiret....
dost kalemlerden
Dön kurbanınım, boğazıma dayanan hançerim,
Sevincim, hüznüm, kederim ve kaderim,
Kıyametim, cennetim, cehennemim, mahşerim,
Dön ne olursun efendim kurudu gözlerim.
Çoraklaştım kurudum, sonbahar yağmuru olda gel,
Dağ, taş, toprak, ağaçlar hepsi birer asker,
Her doğan ana kuzusu, doğmadan er oğlu er,
Canlı siper, mevzi olmuş on binler, yüz binler,
Öyle bir Çanakkale ki sanki bedir sanki hayber.
Bir tafta medeni! Medeniyetsiz hayvanlar,
Öğretmenim annemden sonra annemsin
Ben gökdelen olsam sen temelimsin,
Amacım, hedefim, idealim, menzilimsin,
Öğretmenim, annemden sonra annemsin.
İlk öğretmenim peygamberimin talebesi,
sevda ateşini korlandırmak istersen,
ayrılıktan bir yağmur ol sağanak sağanak,
dalındaki gülü soldurma istersen,
sevadyı bilmeyen birine ver.
aşık olmak istersen gönülden sev,
Muhtaç olamaz toprak yağmura,
Hasret kalamaz güller bahara,
İhtiyaç duyamaz ağaç toğrağa,
Benim sana muhtaç olduğum kadar.
Muhtaç olamaz gece gündüze,
Bir zaman var,
Gözyaşlarım ufku daraltır,
Sessizce maziye dalar,
Sönmüş lavları korlandırır.
Yüreğim coşar duygular kabarır,
Gözyaşlarım yanaklarımda ağarır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!