saatler iki kere kurulur bu şehirde
zaman kapalı çarşıdaki baharat kokuları gibi dağılıp gider çünkü
burası istanbul
zamanın kalbinin attığı yer
cıvıl cıvıl eminönü
hüzünlü sirenleriyle güzelim vapurlar
yalnızlık sürükleyicidir
kendini okyanusun ortasında bulursun
hava kararır sonra
mavi ve siyah karışır birbiri içre
yalnızlık ürperticidir
davudi bir ses duyarsın gizemli
ruhumun ormanları yanıyo
en çok hayallerime üzülüyorum
gözlerimden erimiş ateşten damlalar misali süzülen
hayallerime
Ey ölüm kaybetme ihtimali olmayan birini nasıl yeneceksin
bekleyiş denen cehennemi tatmışım ben
zakkum çiçeklerini yalamışım
insanlara sunulmuşum ben
çaresizliğim çoktan öldürmüş beni
bir eski şarkı alır götürür
gözyaşının düştüğü yere
o eski hatıralarının görüntüsüne
dalgalanır zaman
usul usul değişir kahvenin sigaranın tadı
bitmesin istersin o şarkı bitmesin
evet evet anlıyorum
hayat başkalarının yaşadığı bir şey
benimki ne peki neyim ben
ıssız yerlerde çoçukların taşladığı trenler gibiyim
düdük çalmaya bile vaktim yok
işin garibi varacak istasyonumda
hayal yağmurları yağdı yine
iki damlası gözyaşım oldu
birazdan güneş açacakmış
gökkuşağı bile çıkacakmış kime ne
her şey iki küçük hayal damlası artık
biri varmış biri yokmuş
ölümcül düşünceler korkunç olamaz
gecenin karanlığında söylenen şarkılar kadar
işte bataklıklarda açan zambak
yapraklarım bembeyaz öleceğim diyor
mevsim ilk baharmış
ne farkeder açtığın yere bak sen
son paramla izmirde
ne varsa yiyip içiyorum
bir idam mahkumunun son istekleri gibi
herşeyin tadını bozan bir burukluk var
hani hayat üç gündü
benimse param sadece üç gün yetiyo
Ey ölüm kaybetme ihtimali olmayan birini nasıl yeneceksin
bekleyiş denen cehennemi tatmışım ben
zakkum çiçeklerini yalamışım
insanlara sunulmuşum ben
çaresizliğim çoktan öldürmüş beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!