İnceden ince bir yağmur çiseler urfamın üzerine,
Kokusunda mest olur cümle alem,
Misk amber kokar bastığında toprağın,
Çam ağaçları Kürdili Hicazkâr makamını,
Hacı Arif hocadan dillere destanı çığırır,
Gel gel yüzüne gözüne kurban olduğum gel..
Bana hediyelerle bol kahkahalarla gelme sevdiğim,
Bana bir dua ile gel,
Sabah ezanlarında gel,
Cami avlusunda zikre duran papatya gibi gel,
Ellerinde miski amber kokusuyla gel,
Geleceksen bir sabah yeli, güneşi karşına alıp öyle gel sevgili,
Okkalı bir şiirin ta ortasından geldim,
Üstüm başım kalem kokuyor,
Gömleğim kağıt misali,
Aklımda mürekkep sorular.
Yazacağım diyorum!
Asacağım bütün tümceleri,
Kitaplar,
yaşananlar, yaşayanlar yaşanmışlık'lar için yazıldı.!
Bizi yazacak şairler bulunmadı daha!
Bizi; beni, seni,
Yazmak keskin kalem ister!
Çünkü!
Canımız çok yandı, her defasında affettik.
İnsan dedik, gönül dedik, dost dedik.
Hayatın diğer ucu! yaşam dedik.
Her defasında sırtımızdan hançer yedik.
Saniyesini bile hak etmeyen insanlara,
Çok zaman harcadık.
Gözlerimde,
Gecenin yorgunluğumu?
Yoksa senin yokluğunmu?
Kalem eğreti duruyor elimde.
Şiirler kafadan çatlak,
Haflerin hepsi toplu katliamda.
Kirli ellerimden çok şiir yazdım sana,
Sabahın bir vakti de,
Seherin pusu çıkmazın da,
Aç karnına, yokluğuna yazdım,
Kimi zaman apansız,
Bazen de ansız yazdım,
Bir şehrin içinde,
Urfa'da, dergah'ta,
bir şairin sol yanından,
bir şiir bekler gibi bekledim seni.
Noktasına, virgülüne karışmadan...
Adını acıya bulaştırmadan.
Ah züleyha ah!
Senin adın artık beş kuruş etmeyen,
Şiir kitaplarına konu olmuş
Kalemi kırık şairlerin diline yalan,
Belden aşağı sevdaların günahı olmuş!
Ah benim paha biçilmez uçurum çiçeğim!
Hayat, hayat ne garip şey ana?
Önüne serdiklerinle,
Ölüme gittiklerin hep yarım mı kalır?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!