Bir uykuda
Bir kuytuda bıraktın gittin
O gün büyüklüğündü çarptığın suratıma
Ben de kalabalık oluyorum işte o tenhalara
Zaman tırnaklarıyla çiziyor gözlerini
Ve zaman ortaklarıyla siliyor izlerini
Altını üstüne getidim beynimin
Bir türlü hatırlayamadım koyduğum ayracı
Çığırsız, uğrsuz, sabırsız
Kaybolup var olan zor denilen zor bir tür sancı
Kül kül savruluyor selamsız bir avuntu
Ardınsıra yamuk bir hayat ağacı
Aynaların yansıdığı yorgun yüzler
Ve yüzlerin yansıdığı yorgun aynalar
Sebep;
Bir ömrü çalan yıllar
Ne kadar diye sormayın
Aynalara yılların yansıdığı kadar
Bir türlü ayrılmıyordu yelkovanla akrep
Bilseler tekrar kavuşacaklarını ayrılırlardı elbet
Güneş doğacaktı sabah olacaktı
Güneş batacaktı akşam olacaktı
Onların hayatı da bizimki gibi
Bir saatin tik taklarına müebbet
İnce ince dünya yağıyordu üstümüze
İnce ince bir rüya yağıyordu üstümüze
Biz ise birbirimize bakıp gülüyorduk halimize
Ve alt yazılar geçiyordu ekranlardan
Yoğun kar tağışı nedeniyle... diye
ince ince kar yağıyordu üstümüze
Zıpkın atıp ta çekip giderse birisi
Çaresizlik çökermiş insanın boğazına
Cevapsız bakışlar her şeyin cevabını verir aslında
Toz kaldırmak zoruna gitmez adamın yoksa
Ne zaman nerde
Sensizliği tattım
Sonsuzluğu tadar gibi
Sessizliğe alıştım
Sensizliğin sonsuzluğuna bakar gibi
İki akşamın bir baharına
Yada bir baharın iki akşamına kadar
Yıkılan yok olan ne varsa
Hepsi
Hemen hepsi
Yada geçmiş solgun bir pazartesi
Şanslı ve güzel olsa bile
Yaşam ve yaşamın tersi
Cevaplarıma sorulmamış sorular
Rüyalarıma uyunmamış uykular
Yüreğime hissedilmemiş duygular
Gözlüklerime açılmamış gözler
Şarkılarıma söylenmemiş sözler
Biletlerime binilmemiş otobüsler
Ne akşam ne sabah
Bir ay kaldı gökyüzünde
Uzun bir diyar-ı alem seyahati gibi
Acayip haller aldı gidiyor dünyayı
Aklı selim bir insan tiplemesi doğdu sanki derken
Onu da kronik vaka teşhisiyle kaldırdılar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!