Ramazan Coşkusu
Muhterem kardeşlerim, Ramazan-ı Şerif yaklaştı. Teravih namazıyla ayların sultanı Ramazan-ı Şerif ayına merhaba diyeceğiz. Önümüzde kısa ve bereketli bir zaman dilimi var. Bu aya başlarken niyetimiz halis olmalı, bir hedefimiz olmalı. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v) hadis-i şerifinde: "Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." buyurmaktadır. Rabbim bizleri de af olanlar kervanına dahil eylesin. Ramazan-ı Şerif ayında yapılan farz, vacip, sünnet ve nafile ibadetlerin, gerekse mali ibadetler arasında olan fitre, zekât ve sadakaların verdiği maneviyat her zamankinden daha özeldir. Rabbim rızasına muvafık şekilde yaşamayı hepimize nasip eylesin.
Mekke’nin ileri gelenleri Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e gelerek; “Biz Mekke’nin yöneticileri, zenginleriyiz. Biz ibadet etsek ne gibi kazançlarımız olacak?” dediler. Peygamber Efendimiz, Hz. Bilal’i göstererek; “Bilal’e ne varsa size de o var. Bizim dinimizde itibar makam ve mevki ye değil, takvayadır.” buyurmuştur. Mekkeli müşrikler; “ O zaman biz yokuz.” dediler. “Bizi sıradan insanlarla bir gören bir dinin mensubu olmayız.” dediler. Bu sebeple kul, ne kendini günahkar görüp ümit kesmeli, ne de kendini herkesten üstün görüp farklı muamele beklemelidir. Kulun, oruç tutarım, namaz kılarım, zekat veririm fakat mükafatım ne olacak diye Rabbiyle bir pazarlık içine girmesi uygun olamaz. Allah bir ibadeti emretmişse sayısız faideleri vardır. Bir şeyi nehyetmişse sayısız hikmetleri vardır. Bizi yaratan Rabbimiz her şeyin en iyisini bilendir. Kulluğumuz gereği biz Rabbimiz ne emretmişse iman eder ve uygularız.
Oruç tutmak sadece ahirete yönelik bir ibadet değil, dünyalık getirisi de hayli fazla olan bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) ; “Oruç tutunuz ki sıhhat bulasınız.” , “Sahura kalkın çünkü sahurda bereket vardır.” buyuruyor. Ramazan ayı sağlığımıza, ömrümüze, kesemize bereket getiren bir aydır. Bu şuurda olmalıyız. Ramazan-ı Şerif’i dolu dolu yaşamak için azami gayret göstermeliyiz. Örneğin; sahurda teheccüd namazı ile gecelerimizi ihya etmeli, ölçülü yiyip içmeli, israf etmemeli ve gösterişten uzak durmalıyız.
Bu konuda bazı toplumsal faaliyetlere de dikkat etmemiz gerekmektedir. Ramazan ayında belediyelerin ve sivil toplum kuruluşlarının düzenledikleri Ramazan eğlence ve kültür programlarının, halkın faydasına olmayan, aksine halkın maneviyatını zedeleyen faaliyetler olduğunu aşikârdır. Adına Ramazan eğlencesi denilen, şov gösterisi ve konser içeren programlar, vatandaşların bu ayı camilerde ve Ramazan ayının ruhuna uygun geçirmesine engel olmaktadır. Ramazan eğlence ayı değil, yenilenme ve ibadet ayıdır. Bu tür etkinlikler yerine cami cemaatine ve gençlere Ramazan farkındalığı kazandıracak çalışmalar yapılmalıdır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu aydan söz ederken “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluştur.” buyurmuştur. Bu şuuru yüreğimize nakşetmeli ve Rabbimizin bin aydan daha hayırlı ve kutlu bir gece olarak zikrettiği Kadir gecesinde nazil olan Kur’an-ı Kerim’in ışığından ayrılmamalıyız. Rabbimize dua etmeli ve kıble eksenli olmalıyız. Peygamberimizin de ümmetin ayı diye söylediği bu ayda, kişisel eleştirimizi yapıp kendi mizanımızda kendimizi tartmalı ve niyetlerimizi sahih ve hasen olana yönlendirmeliyiz.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim