Ben basit bir adamım;
Aşkım da öyle—
Alışılmış, sıradan belki.
Ama içimdeki sevgiyi görünce
Deniz fenerleri susar,
Bir benzinlik bankında
Eski bir heykel gibi oturuyorum,
Acıyla donmuş,
Sadece geçen zamanı izliyorum.
Her araç geçişinde bir saniye daha alıp götürüyor
Rüzgar unutulmuş hatıraları omzuma bırakıyor.
Bana ait olmasa da o gülüş,
Karanlık dünyada tek ışıkmış meğer.
Isınmak yasak belki ama,
İzlemek de ömre bedel.
Canım acıyor.
Kaldırım taşlarının arasından çıkmış bir papatya gibiyim;
Boynum bükük,
Soğuk zemine bakıyorum
Belimde taşıdığım o eski acıyla.
Sana gelemedim,
Ama belki…
Bir sabah çayhanesinde,
Buharı tüten ince belli bir bardakta
Üşüyen ellerimi ısıtırken,
Elimde yarım okunmuş bir gazete,
Ben bir parkım;
Ücra bir kasabada,
Ücra bir mahalle parkı.
Ziyaretçim yok;
Oyuncaklar yasta,
Sensizlik düşüncesi korkutuyor beni.
Amasız, fakatsız—
Bir kapı aralığında kalan alacakaranlık gibi
içimi usul usul karartan bir şey bu.
Bazen
Sancılı bekleyiş son buldu;
Anavatandan ayrıldı yüreğim.
Atardamara atılan kesik gibi bir sızı
Diyemedim seni seviyorum,
Eller aldı elimden zamanı
Tenhada,
Ben sana “vatanım” dedim,
o sana “oran” dedi.
Ben sana “melek” dedim,
o “bataklık” dedi.
Sen, karanlıklardan beslenen




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!