Ulaşana kadar,
Durmamalıyım,
Rabbe.
Ve bulaşana kadar kanım,
Miskinlerin çiğnediği bir sokağa,
Susmamalıyım.
Fakat Rabbim, susmamalıyım.
İskender'in askerleri gelene kadar,
Bekleyemem.
Müstevli sunakların solucanları gibi,
Düşmanın altın yemek kaplarının,
Sığınamam gölgesine.
Benle varlık arasındaki örtük gizliliğin,
Rabbi tanımlayan her özü için;
Münkir beni de, tanımam.
Rabbim! Tanıyamam.
Bil ki; ne bu gecenin gerçeküstü rayihası,
Ne de yarın doğacak olanın kamaştıran sihri,
Öneme haiz değiller.
Ayrıntılar silsilesinin ataları için,
Gördüğüme kanmam.
Sıyrılışımı mazur görün,
Hayır, irtifa kaybetmiyorsunuz.
Ruhumun yükseldiği falan da yok.
Ben, bu karmaşıklığın ardına gizlenen neyse,
Onun dilini konuşacağım yalnızca.
Kahramanlar, tenekeler ve sirenler sizin için,
Pelerin, hançer ve çok karatlık zihinleriniz taşır,
En ulu mabetlerinizi.
Büyük bir put oturur yüreğinizin senatosunda,
Oyunun maskarası olmak için satıldınız,
Haraç mezat, iblislerin pazarında.
Masumiyet tellallığı da değil.
Sızdırmaz algılarınızın riyasına tavım,
Çok yönlü kontrolsüz silahlarınızın,
Namlusuna saplanacağım.
Kayıt Tarihi : 9.6.2017 03:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!