Fotoğraf makinesini otların arasına koyup resmini çektiğim çaydan yürüyorum
Maalesef aynı su yok, sular kurumuş, ağaçlar büyümüş, sıcakta terliyorum
Barajdan akan suların biriktiği gölette yüzdüğümüz yer artık yoktu
Arkadaşımın kardeşinin düşüp sakat kaldığı duvar da yoktu
Gölgeler akşamın büyüsüyle büyürken rüzgâr çok hafif esiyor
Güneş dağların ardına düşmüş artık ben gidiyorum diyor
Delikanlı, genç, ihtiyar, kadın, erkek, kız, oğlan herkes dolaşırdı buralarda
Ayazma, baraj, gölcük, kirazlı dere, kirazlı tepe vs. mesirelerdi yaz aylarında
Annelerin, babaların yol kenarlarında piknik yaptığı sıralarda
Oğlanlar kızlar dolaşırlarda yol ortalarında
Birbirlerini görmek, gözlerini gözlerine değdirmek
İlerisi için hayaller kurarken, beğenilerini sergilemek
Piknik kavramlarının temel öğeleriydi o zamanlar
El birlik yaşatırdı nedense bunları insanlar
Yaz aylara, aylar haftalara bölünmüştü programda
İnsanlar pikniklerini yapıyorlardı aynı zamanlarda
Nedense sonraları değişti, özgürlük ilan etti insanlar
Yaz aylarında savruldular oraya buraya, dağıldılar
İsmimi kazıdığım karakavak hala duruyordu
Eski azameti gitmiş susuzluktan çökmüş görünüyordu
Hemen yanından akan su gittikçe azalmış
Sanki bir damla, bir ıslaklık kalmış
Isırgan otları her tarafını kaplamış
Eskiden ısırgan otları daha gür ve büyüklerdi
Şimdi onlarda cılız, küçük, zayıflar
Belki eskisi gibi dalamıyorlardır insanı
Sanki ihtiyarlamış insan gibiydi eski piknik alanı
Gençlik hayallerim vardı bütün buralarda
Geleceğe hülyalar kuruyordum emin adımlarla
Hiçbir kötülük yoktu içimizde
Sevgimiz vardı sadece kalbimizde
Altmış sekiz kuşağı olsak da
Kavgadan, dövüşten uzak duruyorduk inancımızla
Bugün birçok insan aynı noktaya geldi bizimle
O gün korkak diyerek itip kakanlar,
Bugün bizim dünümüzü konuşuyorlar pişmanlık içinde
Kandırıldık diyorlardı, kaldırıldık
Kullanıldık, oynandık, orta yerde bırakıldık
Doğanın güzelliklerinde suladığımız fikirlerimiz bizi korumuştu
Doğada kavga mı vardı ki, her şey bir birini tamamlıyordu
İnsan, yapay düşünceleriyle kavgalıydı kendisiyle, insanla, doğayla
Çevresinden, tarihinden beslendiği tüm pisliklerle, saldırıyordu etrafa
İnsan geçmişinden, doğasından ders almıyor işte
Onca acının ardından yine kavga peşinde
İtişiyorlar, kakışıyorlar, güya gerçeklik içinde
Ne yazık ki, gün dolacak, yaş gelecek, dönüp bakacaklar geriye
Kandırıldık, kullanıldık, oynandık diyecekler sitemleriyle
Rüzgâr, su, ağaçlar, otlar, çiçekler yaşıyorlar ahenk içinde
İnsansa insanla, doğayla kavgalı, dolanıyor yalanlar peşinde
Hep ramak kalıyor gerçeği yakalamak için nedense
İş işten geçiyor olanla bitenle, fırıldak insan yalan içinde
Sonra yalan dünya diyor, kabahatini atıyor dünyaya
Hâlbuki kendisi yalanlarıyla yaşıyor, dünya gerçek doğasıyla
27.07.2011 - Isparta
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 27.7.2011 00:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Olaylar katındaki değişimlerin ortaya konuluşu da nedenleri de gerçekle örtüşüyor.
Zaman akıp gidiyor.Ve insan yine yaşama geçirdikleriyle var.
Nelere 'ramak' kaldığını bilse bile.
Kutluyorum Dost.
Erdemle.
TÜM YORUMLAR (10)