Ölümü hatırlattığı için kin tutardım siyaha
Ben siyahı gözlerinde sevdim
Unuttum ölümü bağlandım hayata...
An gelir insanı öyle boğar ki
İstanbul’un, kalabalık caddeleri
Alıp başımı gidesim gelir bir yokluğa
Yolum Maçka’dan geçer ansızın
Yolda Attila İlhan’a rastlarım
Başında kasketi, boynunda hiç çıkarmadığı atkısıyla
Olmasa da elimde katil bir silahım,
Kan yerine gül döken, serseri bir militanım.
Mutluluk nedir diye sorsan şimdi bana,
Heyecanlanırım, bi dolu cümle dolar ağzıma
Saatlerce, belki de günlerce konuşmak isterim
Mutluluğun ne olduğunu anlatmak için sana.
Evvela gülümserim, çünkü mutluluk gülmekle başlar
Desem ki
Benim için hava kadar gerekli
Su kadar aziz, ekmek kadar mubereksin
Bilirim inanmazsın, belki de gülersin,
Yok ki elimde sihirli bir değneğim
Dokununca alnına her şeyi göresin
Varsın güneş bir daha hiç doğmasın
Bulutlar her gün ağlasın
Umrumda değil.
Yıllar hep eylülü yaşasın
Dökülsün yapraklar
Öylesine bir sevgi içimde büyüttüğüm
Öylesine masum, öylesine temiz
Her gece sensin düşlediğim
Öylesine büyük, öylesine eşsiz...
Büyüme bebek!
Hayat zor, yol uzun
Bilmezsin bu yollarda ne zalimler var.
Gülümse bebek!
Acılara inat, gözyaşlarına inat
Elbet bir gün benim de elim tutacak bir ekmek,
Kolay olmayacak, belki çekeceğim zahmet
Olunca bir ekmeğim on parçaya böleceğim,
Birini alıp, dokuzunu vereceğim.
I didn't say love, for this
The love is only four letter
It can't explain better
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!